
Türkiye’de 2021 yılının ikinci çeyreğine ait ekonomik büyümenin bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 21,7 olarak açıklanması kafalarda soru işareti oluşturdu. Pandeminin de etkisi ile ortalamamanın üstünde bir büyüme bekleniyordu. Fakat bu kadar yüksek bir büyüme rakamı verilerin güvenirliliği konusunda tartışmaya neden oldu. Bildiğimiz gibi 2021 ikinci çeyreğindeki 0,9 büyüme yılın ilk çeyreğine göre beklentilerin altındaydı.
Kıyaslama yaptığımızda 2020 ikinci çeyrek de pandeminin en ağır etkilerini gördük. Ekonomi %10 küçülmüştü. Şimdi o dönemle bu dönemi kıyasladığımızda ortaya büyük bir fark çıkıyor tabii. Mesela ücretli kesim geçen yıl pastadan yüzde 37 pay alıyorken bu yıl yüzde 33’e geriledi. Paylaşım kısmında gördüğümüz gibi bir gelişme yok. Döviz üzerinden de bakıldığında yıllık 765 milyar dolar ki onu da kişi başına bölündüğünde 9 bin dolar düzeyinde gelir demek. 2013 yılında bu 12 bin 500 dolar seviyesindeydi. 8 yılda önemli oranda bir düşüş yaşanmış. Buna 5 milyon civarında sığınmacı nüfus da katıldığında o zaman 8 bin dolar civarına kadar düşmüş oluyor.
İhraç ettiğiniz ürünleri ithalat yapmadan üretemezsiniz zaten. O yüzden ihracat olursa ithalat da olur. İhracat ithal girdiye bağlı olduğundaki çoğunluk sistem bu şekilde o zaman çok da ihracat odaklı bir büyüme mümkün değil. İnsanlar enflasyonun yükselmesinden dolayı önlem amaçlı yatırımın kapısını çalıyor. Belki bir ev ya da araba belki de döviz hesabı. Tam bir enflasyondan kaynaklı mala kaçış var şu an.
Tarım sektörü bitmiş halde. Dünya’nın en büyük ekonomisi olan ABD’de bile tarım dışı istihdam da son 7 ayın en yavaş rakamı kaydedildi. ABD'de ağustos ayında tarım dışı istihdam 235 bin artış kaydetti. ABD’de işsizlik oranı yüzde 5,2 olarak kaydedildi. Bu rakamlar ekonominin sağlığında çok büyük önem taşır fakat büyük ekonomisi olan ABD bile pandemiden fazlasıyla zarar görmüş durumda.
Ekonomi her büyüdüğünde elinizdeki paranın da daha kıymetli olduğuna inanmak istiyorsunuz ama gelir ona paralel olarak artmadığı için elinizdeki parada da pek bir kıymet olmuyor. Bu da gelir adaletsizliğini ortaya çıkarır. TÜİK sayesinde bu daha net anlaşılıyor. Kar payları artsa bile ücretler oldukça düşük. Uzun süredir gündem olan sığınmacılar bile ucuz ücretler ile yoğun şartlarda çalıştırılıyor. Bu da iyi değil kötü bir şeydir. Çünkü emek sömürüsüdür. Ekonomi ne kadar büyümüş gözükse de bazı şeyler değişmediğinde elinize geçen fırsat değil zarar olur. Haklı olarak da ekonomi büyüyor ama benim gelirim hala neden az? Diye sorgulanıyor. İşte bunun sebebi ekonomiyle birlikte enflasyon ve işsizlik rakamlarının da artarak insanların ya ucuz emeğe ya da yastık altına kaçmasından büyümenin faydası görülmüyor.