
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, süt sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Tanrıkulu, “Süt fiyatlarını kurumlar vasıtasıyla kontrol altında tutmaya çalışarak hayvansal ürünlerden kaynaklanan gıda enflasyonunu dizginlemek ne kadar doğrudur?” dedi.
Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, enflasyonun, ülke ve hane halkı için en önemli gündem maddelerinden biri haline geldiğini, enflasyonun, ilkokula giden bir çocuktan, hayatının sonbaharını yaşayan bir emekliye kadar tüm yaş gruplarındaki bireyleri ilgilendiren bir durumda olduğunu söyledi.
Tanrıkulu, “Enflasyonun yükselmesinde büyük paya sahip olan ve toplumun genelini etkileyen kısmı ise gıda enflasyonu. Çünkü beslenme ihtiyacı bir insanın 24 saatlik zaman dilimi içerisinde ilk sırada bulunan ve en zaruri temel ihtiyacıdır.
“SÜT VE ET’İN ENFLASYONA ÇARPAN ETKİSİ YÜKSEK”
Gıda grubu içerisinde ise süt ve etin enflasyona çarpan etkisi oldukça yüksek. Süt ve et birçok gıdanın hammaddesi içerisinde yer almaktadır. Kırmızı etin temel aktörü de aslında süttür. Çünkü kırmızı et üretebilmek için besilik materyal bulmak zorundasınız ve tabi ki onun içinde yavru gerekli. Yani hayvansal ürünün temeli, odağı, başlangıç noktası inek yetiştirmekten geçer” dedi.
“HAYVANI HER GÜN BESLEMEK ZORUNDASINIZ”
Hayvancılık faaliyetinin, canlı materyal kullanılan bir üretim şekli olduğunu, canlı materyalle üretim yapmanın birçok bilinmeyeninin söz konusu olduğunu, ayrıca üretimde devamlılığın esas olduğuna dikkat çeken Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, “Üretimi istediğiniz an durduramazsınız. En azından hayvanı her gün beslemek zorundasınız. Zarar etseniz dahi. Girdi maliyetlerinin geldiği nokta ortada iken nihai ürün olan sütün fiyatının aynı oranda artmaması ve son birkaç yıldır da böyle bir sürecin devam etmesi hayvan varlığımızın azalmasına, yetiştiricilerin işletmelerini kapatmasına neden olmuştur ve olmaya devam etmektedir” diye konuştu.
“VEHAMETİ GÖRMEK İSTEYENLER KÖYLERE GİTSİN”
Tanrıkulu, açıklamasına şöyle devam etti: “Süt fiyatlarını kurumlar vasıtasıyla kontrol altında tutmaya çalışarak hayvansal ürünlerden kaynaklanan gıda enflasyonunu dizginlemek ne kadar doğrudur? Serbest piyasa ekonomisinde herhangi bir mamulün satış fiyatını belirleyen kişinin işletme sahibinin kendisidir.
Ürününün fiyatı belirlenirken piyasa koşulları, maliyet hesaplamaları, ürünün kalitesi, rakiplerinin fiyatı gibi birçok kriter düşünülerek belirleniyor. Fiyatı çoğunlukla kendisi belirler ve kar elde edeceği bir fiyat belirler. Ancak süt fiyatlarının belirlenmesinde böyle bir mekanizma söz konusu değil. Gerçek anlamda her türlü riski almış üretimdeki tüm zorlukları yaşayan ürünün sahibi fiyatını kendi belirleyememektedir. Ülkemizde tavsiye süt fiyatını Ulusal Süt Konseyi belirlemektedir. Yani başta Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili diğer kurumlara süt referans fiyatını bu kurul önermektedir. Belli veriler ışığında hesaplanarak sütün olması gereken fiyatı belirlenmektedir. Matematiksel olarak her şey normal gözükmekle birlikte sahada realite bambaşka bir durumdadır. Durumun gerçekliğini ve vehametini görmek isteyenler köyleri gezerek sorabilir, araştırabilir
Yönetilen bu süreçte bizim bilmediğimiz veya görmediğimiz hedefler mi söz konusudur? Sektör paydaşları arasında pozitif ayrımcılık mı yapılmaktadır? Nihai tüketici noktasında fiyatlar halen artar iken süt fiyatını sadece arz kısmında kontrol etmek mi daha gerçekçi bir yaklaşımdır? Hayvansal üretimin en önemli girdisi olan beslenme maliyetini düşürmek veya verim artırıcı yönde çalışmalar yapmak için bir strateji yapılamaz mı?
Önümüzdeki yıllarda hayvansal protein kaynaklarını toplumun sadece belirli bir kısmı mı tüketebilecek? Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde süt arzının azalmasından kaynaklı talep enflasyonu yaşanırsa fiyatları kim nasıl kontrol edecek? Bu soruları çoğaltmak elbette mümkün. Ülke hayvancılığının yapı taşı olan aile tipi işletmeleri küçük bir fabrika hüviyetinde görmek gerekir. Kendi kendine istihdamını yaratan bu işletmelerin sektörden çekilmesi veya kapasitesini düşürmesinin ardından gelebilecek sorunların ülkeye yaratacağı maliyet hem çok daha ağır ve hem de ortaya çıkan sorunun çözümünün daha zor olacağının bilinmesi gerekir. Sofranıza gelen bir bardak süt için üreticinin çektiği meşakkati ancak ayağına çizme giyip üzerine ahır kokusu sinen bir kişi anlayabilir. Yanlış üzerinden giderek doğruya ulaşmak mümkün değildir.” Cengiz GÜNER