
Türkiye genelinde olduğu gibi Balıkesir'de de okulların açılmasıyla aile bütçeleri üzerinde ciddi bir yük oluştu. Kırtasiye, okul kıyafeti, servis, kantin ve özel ders giderleri, özellikle dar gelirli ailelerin ekonomisini zorlamaya devam ediyor. Eğitim harcamalarının artışı yalnızca bireysel bütçeleri değil, ülke genelinde enflasyon ve piyasa hareketliliğini de doğrudan etkiliyor.
Eğitim Harcamalarının Hane Halkı Bütçesindeki Payı Artıyor
Okulların açıldığı Eylül ayı, hane halkı bütçeleri için yılın en yoğun harcama dönemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, hane halkı tüketim harcamalarının %6-7’sini eğitim kalemi oluşturuyor. Ancak bu oran özellikle dar gelirli ailelerde çok daha yüksek seviyelere çıkıyor. Bir öğrencinin yalnızca kırtasiye masrafları dahi ortalama 3.000 – 4.000 TL’yi buluyor. Okul kıyafetleri, ayakkabı, çanta ve diğer aksesuarlarla birlikte bu tutar katlanarak artıyor. Özel okul ücretleri, servis ve yemek masrafları ise orta sınıf aileler için bile ciddi bir ekonomik yük haline geliyor.
Uzmanlara göre, eğitim giderlerindeki artış, ailelerin tasarruf imkanlarını daraltıyor ve tüketim alışkanlıklarını zorunlu ihtiyaçlara kaydırıyor. Bu durum, diğer sektörlerdeki talebi düşürürken, eğitim sektörü etrafında oluşan piyasa hareketliliğini artırıyor.
Okul Açılış Dönemi Esnaf ve Piyasa İçin Canlanma Getiriyor
Her ne kadar aileler için ağır bir maliyet yaratsa da, okulların açılması birçok sektör için ekonomik hareketliliğin önemli bir kaynağı. Kırtasiye ürünlerinden tekstile, ulaşımdan gıdaya kadar geniş bir yelpazede milyonlarca liralık bir pazar oluşuyor. Özellikle kırtasiye mağazaları ve giyim sektörü, Eylül ayını yılın en verimli dönemi olarak görüyor. Bunun yanı sıra, öğrenci servisleri ve kantin işletmeleri de okulların açılmasıyla birlikte yeniden gelir elde etmeye başlıyor.
Ekonomistler, bu yoğun harcama döneminin kısa vadede piyasalara canlılık kattığını ancak uzun vadede ailelerin borçlanma oranlarını artırarak finansal baskı oluşturduğunu vurguluyor.
Eğitim Masraflarındaki Artışın Ekonomiye Etkileri
Eğitim harcamalarının ekonomiye yansıması yalnızca aile bütçeleriyle sınırlı kalmıyor. Artan maliyetler, enflasyon oranlarını da yukarı yönlü etkiliyor. Özellikle kırtasiye ürünlerinde dövize bağlı fiyat artışları, yıllık enflasyona katkı sağlayan önemli kalemlerden biri haline gelmiş durumda.
Diğer yandan, özel okul ücretlerindeki artış da hane halkı gelir dağılımında eşitsizlikleri derinleştiriyor. Özel eğitim kurumlarının sunduğu imkanlara erişebilen kesim ile yalnızca devlet okullarında eğitim görebilen öğrenciler arasındaki fark, sosyo-ekonomik uçurumu büyütüyor. Ekonomi uzmanları, eğitim harcamalarının artmasının, uzun vadede tasarruf eğilimini zayıflatacağını ve bireylerin kredi kartı kullanımına yönelmesini artıracağını belirtiyor. Bu da bankacılık sektöründe kredi kartı borçlarının yükselmesine yol açıyor.
Veliler Çözüm Arayışında: İkinci El ve Dayanışma Trendleri
Artan fiyatlar karşısında aileler alternatif yollar aramaya başladı. Son dönemde, ikinci el okul kıyafetleri, takas grupları ve dayanışma ağları öne çıkıyor. Sosyal medyada velilerin oluşturduğu gruplar üzerinden kullanılabilir durumdaki kıyafetler, kitaplar ve çantalar el değiştiriyor.
Ayrıca, yerel yönetimlerin ücretsiz kırtasiye desteği ve bazı belediyelerin düzenlediği burs imkanları da ailelere bir nebze nefes aldırıyor. Ancak uzmanlar, bu çözümlerin geçici olduğunu, kalıcı çözümün eğitimdeki maliyet artışını kontrol altına almakla mümkün olacağını belirtiyor.
Uzmanlardan Öneriler: Eğitimde Planlı Destek Şart
Ekonomi ve eğitim uzmanları, ailelerin üzerindeki yükü hafifletmek için birkaç öneride bulunuyor:
KDV indirimi: Kırtasiye ürünlerinde ve okul kıyafetlerinde geçici KDV indirimi yapılabilir.
Kamu desteği: Dar gelirli ailelere yönelik eğitim harcaması desteği artırılabilir.
Yerel çözümler: Belediyelerin ücretsiz kırtasiye ve okul çantası yardımları yaygınlaştırılabilir.
Uzun vadeli planlama: Eğitim sektöründe maliyet artışını sınırlamak için kalıcı stratejiler geliştirilmeli.
Bu öneriler hayata geçirilmediği sürece, okulların açıldığı dönem aileler için her yıl daha da ağırlaşan bir ekonomik yük haline gelmeye devam edecek.
Eğitim Harcamaları Toplumsal Bir Sorun Haline Geliyor
Türkiye’de okulların açılması, aileler için sadece akademik bir dönemin başlangıcı değil; aynı zamanda ekonomik zorlukların en yoğun hissedildiği bir süreç anlamına geliyor. Hane halkı bütçelerini zorlayan eğitim harcamaları, ekonominin genel dengeleri üzerinde de etkili oluyor.
Velilerin yaşadığı bu mali baskı, yalnızca bireysel bir sorun değil; toplumsal refahı ve fırsat eşitliğini ilgilendiren bir mesele haline geliyor. Bu nedenle, eğitim harcamalarının kontrol altına alınması ve ailelere daha fazla destek sağlanması, hem ekonomik istikrar hem de sosyal adalet açısından kritik önem taşıyor.

