
İnşaat Mühendisleri Odası Balıkesir Şube Başkanı Gürkan Özcan, Erzincan İliç’te altın madeninde meydana gelen toprak kayması sonucu 9 kişiden haber alınamadığını hatırlatarak, yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Faaliyete girdiği 2008 yılından itibaren birbiri ardına ortaya çıkan çevresel felaketlerle sıklıkla gündeme gelen Kanadalı firma tarafından işletilen maden işletmesinde yaşanan facianın sadece doğamızı, kaynaklarımızı, yaşamlarımızı değil, büyük bir coğrafyayı tehdit ettiğini belirten Özcan, açıklamasında şu hususları dile getirdi: “Parça parça hazırlanan projelerle devasa nitelik kazanan maden işletmesinin yarattığı tahribat ve oluşturduğu tehlike TMMOB tarafından daha önce de pek çok kez kamuoyuna açıklanmış, açılan davalarda sunulan teknik raporlarla da ortaya konmuştur.
İliç sahasında yaşanabilecek kayma defaatle vurgulanmış olmasına karşın ne bakanlık ne yerel idare ne de mahkemece uyarılar dikkate alınmamış, göz ardı edilmiş ve bugün yaşanan felakete yol açılmıştır. 2021 yılında maden işletmesinde kapasite artışı ve ek tesisler yapılmasına yönelik projeye verilen ÇED olumlu kararının iptali istemiyle açılan davada projenin çevre üzerinde yarattığı ve yaratacağı tahribat ifade edilmiş; siyanürlü altın madenciliği yönteminin barındırdığı riskler itibariyle vazgeçilmesi gereken bir yöntem olduğu, bölgenin depremsellik ve heyelan açısından tehlikeleri de ayrıntıları ile vurgulanmıştır.
Tüm bunlara karşın yargılama sürerken tam da bu belirtilen riskler gerçekleşmiş ve 2022 yılında siyanürlü solüsyon taşıyan borularda yırtılma neticesinde siyanürlü solüsyon sızdırmazlık alanı dışına taşarak çevresel tahribata neden olmuş olmasına rağmen, mahkemece bilirkişi heyetine ve raporuna sunulan itirazlar, hukuka aykırılık iddiaları karşılanmadan, yalnızca ÇED raporundan alıntılarla davanın reddine karar verilmiştir.
Madende yaşanan suça konu olayların ülke genelinde yaygın tepkilere yol açmasının ardından yetkililer tarafından ancak olaydan günler sonra bir açıklama yapılabilmiş; yaşanan felaketin üzerinden geçen 5 günün ardından ancak şirket hakkında para cezası uygulanmış analiz sonuçlarına göre ise lüzum görülen alanlarda çevresel iyileştirme çalışmalarına devam edileceği beyan edilmiştir.
Ve yine ancak kamuoyunda tepkilerin büyümesi ve sürmesi ile yaşanan felaketin üzerinden geçen 6 günün ardından şirketin faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Akabinde durdurma kararı kaldırılmış ve şirket faaliyetlerine devam etmiştir. Savcılık tarafından ise yalnızca şirket ve yöneticileri hakkında çevrenin taksirle kirletilmesi sonucu toprakta, suda, havada kalıcı etki bırakması suçundan soruşturma yürütülmüş ve neticesinde taksirle işlenen suç bakımından gerekli ödeme yapıldığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Sürece ilişkin yetki ve sorumlulukları dolayısıyla maden sahasını denetimle görevli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkilileri ve çalışanları ile projeye ilişkin ÇED olumlu kararı, izin, ruhsat veren kurumlar ile yetkilileri hakkındaki şikayetler hakkında ise ,herhangi bir değerlendirme yapılmamış ve karar oluşturulmamıştır.
İliç sahasında yaşanabilecek kayma defaatle dile getirilmiş olmasına rağmen ,ısrarla dikkat çekmeye çalışılan tehlike ne yazık ki gerçekleşmiştir. Çok kuvvetli bir zehir olan siyanürün toprağa, suya ve havaya karıştığı zaman her türlü canlı açısından zararlı olduğu aşikardır. Bilim insanları ve çevre örgütlerinin kapatılmasıyla ilgili uyarıları ve itirazlarına rağmen kapasitesinin artırılmasıyla ilgili bakanlığın ÇED olumlu kararı verdiği madende yaşanan olay, göz göre göre gerçekleşmiş faciadır. İşletme derhal kapatılmalı gerekli bütün önlemler derhal alınmalıdır. Doğamızı, kaynaklarımızı en önemlisi canlarımızı sermayeye kurban etmeyelim. İşçilerimizin bir an önce sağ salim kurtarılması ümidiyle, vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”