
Cunda Adası, Ekim ayının ilk gününden yaz kalabalığının ardından sakin ve huzurlu bir atmosfere kavuştu. Sahil boyunca sıralanan tekneler, denizle iç içe bu tarihi adanın sakinliğini gözler önüne seriyor. Yoğun yaz sezonunun ardından turist akınının azalmasıyla, Ege’nin incisi olarak bilinen Cunda, doğayla baş başa kalmak isteyenler için adeta bir sığınak haline geldi.
Balıkesir’in önemli turizm merkezlerinden Cunda Adası, Ekim ayının başında yazın yoğunluğundan kaçmak isteyenler için huzurlu bir kaçış noktası haline geliyor. Doğal güzelliklerin ve tarihi dokunun tadını çıkarmak isteyenler için bu sakin dönem, adanın tüm çekiciliğini daha da öne çıkarıyor.
Cunda Limanı'nda yer alan tekneler, adayı ziyaret eden az sayıda turist için hala hizmet vermeye devam etse de sahil boyunca esen hafif rüzgar ve dalgaların sesi, kalabalığın olmadığı bu dönemin tadını çıkaranlar için büyük bir huzur kaynağı oluyor.
Yazın sıcak günlerinde dolup taşan kafeler ve restoranlar, Ekim ayında daha sakin bir tempo yakalarken, balıkçı tekneleri kıyıya yanaşmış şekilde ertesi sabah çıkacakları ava hazırlanıyor. Dingin liman ve boş sokaklar, bu dönemde adayı ziyaret edenlerin karşılaşacağı huzurlu ortamı en iyi şekilde yansıtıyor.
Bu sakin atmosfer, özellikle doğayla iç içe zaman geçirmek ve adanın tarihi dokusunu keşfetmek isteyen ziyaretçiler için ideal bir dönem sunuyor.
Cunda Adası’nın eşsiz mimarisi, taş evleri ve Arnavut kaldırımlı dar sokakları, sonbaharın serin ama keyifli günlerinde farklı bir güzellik sergiliyor. Kalabalıkların çekilmesiyle birlikte, adanın turistik noktaları olan Taksiyarhis Kilisesi ile Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı gibi önemli yerleri daha rahat gezip keşfetmek mümkün hale geliyor.

