
Kışla birlikte nezle ve grip artınca elimiz sık sık peçeteye gidiyor. Birçoğu lavanta, mentol, turunçgil gibi kokularla pazarlanıyor. Tuvalet kâğıtlarında da “kokulu” ya da “losyonlu” seçenekler çoğaldı. Peki yüzümüze, dudak kenarımıza, burnumuza ve bazen de yiyeceğe değen bu ürünler ne kadar güvenli? Bilimsel literatür, Avrupa Birliği ve Türkiye mevzuatı ile son çalışmaları taradık.
Kağıt ürünleri ve gıda teması: Kural ne diyor?
Avrupa Birliği’nin temel kuralı, gıdayla temas eden her malzemenin gıdaya sağlığa zarar verecek miktarda kimyasal geçirmemesi. Kâğıt ve karton için AB çapında tek bir “özel” düzenleme hâlâ tam harmonize edilmedi; bu nedenle ülke bazlı rehberler kullanılıyor. Almanya’nın BfR kurumu, gıda temaslı kâğıt/karton için ayrıntılı teknik tavsiyeler yayımlıyor ve üreticiye migrasyon güvenliğini sağlama sorumluluğu yüklüyor. Türkiye’de de Türk Gıda Kodeksi yönetmeliği, kâğıt esaslı malzemelerden gıdaya boya geçişini yasaklıyor ve gıda amaçlı üretilmeyen basılı/yazılı kâğıtların yiyeceğe değmesini açıkça engelliyor.
“Kokulu” ürünler neden tartışılıyor?
Kokular karışım hâlinde onlarca bileşen içerebilir ve bu karışımdaki bazı bileşenler hassas kişilerde alerjik temas dermatiti yapabilir. Dermatoloji literatürü, koku karışımları ve Peru Balsamı gibi bileşenleri yıllardır temas alerjenleri arasında sayıyor. Mentol gibi ferahlatıcı aromalar da nadir de olsa dudak çevresi ve mukozalarda hassasiyet yapabiliyor. Nemli tuvalet kâğıtlarında koruyucu olarak kullanılan metilkloroizotiyazolinon/metilizotiyazolinon (MCI/MI) ise perianal bölgede ciddi alerjik dermatit vakalarıyla ilişkilendirildi. Bu vakalarda ürün kesilince lezyonların hızla gerilediği raporlandı.
PFAS meselesi: “Forever chemicals” tuvalet kâğıdında da var mı?
Evet, son yıllarda yapılan çalışmalar dünyanın farklı yerlerinden toplanan tuvalet kâğıtlarında düşük düzeyde PFAS saptandığını gösterdi. Bu bulgular, evsel atık sulara PFAS yükünün küçük bir kısmının tuvalet kâğıdından gelebileceğini düşündürüyor. PFAS’ların bazı türleri kalıcı ve biyobirikim eğilimli; deri yoluyla emilim potansiyeli üzerine yeni çalışmalar endişeleri artırıyor. Yine de tüketici düzeyinde maruziyetin büyüklüğü ürün ve kullanım alışkanlığına göre değişiyor; risk değerlendirmesi toplam maruziyet üzerinden yapılmalı.
Beyazlık, yumuşaklık ve “temizlik” algısı: Optik beyazlatıcılar ve boyalar
Kâğıt ürünler daha beyaz ve “temiz” görünmesi için optik beyazlatıcılar içerebilir. AB Ekoetiketi kriterleri, doku kâğıdı ürünlerinde boyalar, optik parlatıcılar, biyosidler ve ürün güvenliği için sınırlar koyuyor; ayrıca ekoetiketli doku kâğıtlarında parfüm kullanımına izin verilmiyor. Bu yüzden AB Ekoetiketi, koku hassasiyeti olan tüketiciler için pratik bir yol gösterici.
Yiyeceğe değen peçetelerde dikkat
Restoranlarda peçete ile sıcak yiyeceğe tutup servis görmek yaygın. Mevzuat ve teknik rehberler, gıda temasına uygun kâğıt kullanılmasını, mürekkep/boya migrasyonunun olmamasını şart koşuyor. Basılı, reklamlı veya gıda temasına özel üretilmemiş peçetelerin yiyeceğe doğrudan değdirilmesi bu nedenle doğru değil. Evde de kokulu veya boyalı peçeteleri yiyeceğe sarıp bekletmemek en güvenlisi.
“Mentollü, turunçgilli peçete burnu açar” doğru mu?
Mentol burun içi soğuk reseptörlerini uyararak “açılmış” hissi verebilir; ancak mukozayı iyileştirmez. Üstelik mentol ve bazı esansiyel yağ bileşenleri hassas kişilerde kontakt irritasyon veya alerji tetikleyebilir. Özellikle sık silme, tahriş olmuş deri ve çocuklarda dikkatli olmak gerekir. Sorun gelişirse kokusuz, katkısız ürünlere dönmek çoğu zaman yeterlidir.
Soru işaretleri sadece sağlık değil, çevre de
PFAS’lar ve bazı üretim kimyasalları çevrede kalıcı. Bazı markaların PFAS kaynaklı çevre davalarıyla anılması tüketicide şeffaflık beklentisini artırıyor. Bu alan hızla düzenlemeye ve tedarik zinciri temizliğine doğru evriliyor.
Tüketici için pratik rehber
Kokulu yerine kokusuz seçin. Özellikle yüz, ağız çevresi ve çocuk kullanımı için sade ürünler daha düşük alerjen riski taşır. AB Ekoetiketi veya Nordik Kuğu gibi çevre-ürün güvenliği etiketleri olanları tercih edin.
Nemli tuvalet kâğıdı kullanıyorsanız, koruyucu içeriğini okuyun. MCI/MI gibi izotiyazolinonlara duyarlılık gelişebileceğini aklınızda tutun; kaşıntı-kızarıklık olursa bırakın, dermatolojiye başvurun.
Yiyeceğe doğrudan değecek peçete ve kâğıtların “gıda temasına uygun” olduğundan emin olun; basılı, renkli, kokulu peçeteleri yiyeceğe sarmayın.
“Aşırı beyaz ve yumuşak” algısına dikkat. Bu görünüm çoğu zaman kimyasal işlemle sağlanır; ekoetiketli ve geri dönüştürülmüş lif oranı yüksek ürünler çevre açısından daha iyidir.
Toplam maruziyeti düşünün. PFAS gibi maddeler farklı kaynaklardan hayatımıza girebilir; tek tek düşük seviyeler bir araya gelebilir. Günlük alışverişte daha sade içerikli ürünleri seçmek toplam maruziyeti azaltır.
Kokulu peçete ve tuvalet kâğıtları çoğu tüketici için kısa süreli ve sınırlı kullanımda ciddi risk oluşturmaz. Ancak hassas ciltlerde koku karışımları, mentol gibi aromalar ve nemli ürünlerdeki koruyucular alerjik reaksiyonları tetikleyebilir. Gıdayla temas eden kâğıt ürünler için AB ve Türkiye kuralları “migrasyon olmamalı” çizgisini net biçimde koyuyor. En güvenli yol, özellikle yüz ve yiyecek çevresinde kokusuz, boyasız, ekoetiketli ürünleri tercih etmek ve ürünleri amaçlandığı şekilde kullanmak.
PFAS Nedir? (Per- ve Polifloroalkil Maddeler); su, yağ ve leke tutmazlık sağlamak için birçok endüstride kullanılan yapay kimyasallardır. 1950’lerden bu yana teflon, ambalaj, yangın söndürme köpüğü, tekstil ve kâğıt ürünlerinde kullanılmışlardır. “Sonsuz kimyasallar (forever chemicals)” olarak adlandırılırlar çünkü doğada çok yavaş parçalanırlar ve zamanla insan vücudunda birikebilirler. Bazı PFAS türlerinin kanser, karaciğer hasarı, bağışıklık sistemi zayıflaması ve hormonal bozukluklarla ilişkili olabileceğine dair bilimsel bulgular vardır. Avrupa Birliği 2026 itibarıyla birçok PFAS türünü kademeli olarak yasaklama sürecine girmiştir.

