
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu bileşenleri, Mimarlar Odası salonunda bir araya gelerek, ‘3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ nedeniyle açıklamada bulundu.
Ortak açıklama Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici tarafından yapıldı. Dikici, açıklamasının başında 1992 yılında Zonguldak Kozlu’daki kömür madeni ocağında grizu patlaması sonucu 263 maden emekçisinin yitirildiği katliamın 31. yılı olduğunu anımsattı.
31 yıl önce yaşanan bu büyük acıya rağmen gerekli önlemler alınmadığı, gerekli düzenlemeler yapılmadığı için madenler can almaya, işyerleri çalışanların mezarı olmaya devam ettiğini öne süren Dikici, “Her yıl binlerce emekçi çalışırken hayatını kaybediyor. Ülkemizdeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihi TMMOB tarafından İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü olarak ilan edildi” dedi.
“ÇOK ACI VERİCİ KOŞULLAR ALTINDA ANIYORUZ”
Bu yıl; İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Gününü çok acı verici koşullar altında andıklarını belirten Dikici, 6 Şubat’ta yaşanan 11 ilimizi etkileyen depremde resmi açıklamalara göre 45 binin üzerinde can kaybının yaşandığına dikkat çekerek, “Tüm ülkemize baş sağlığı diliyor, kaybettiğimiz yurttaşlarımızın yakınlarının acısını paylaşıyoruz” diye konuştu.
Ülke yönetiminin neoliberal politikaları ve ranta dayalı uygulamalarının, doğa olaylarını felakete, işyerlerini işçi mezarlığına dönüştürdüğünü iddia eden Betül Dikici, “Deprem karşısında sergilenen kader planının parçası yaklaşımı, iş cinayetlerinde de bunlar olağan şeyler, literatürde iş kazası diye bir olay var, bunun yapısında, fıtratında olan şeyler biçimindeki anlayışın uzantısıdır” dedi.
DİKİCİ’DEN, RİSK VURGUSU
Depremin hemen ardından işverenlerin, işyerlerindeki malları kurtarmak için işçileri işyerlerine sokması ya da çalışmaya zorlaması nedeniyle meydana gelen artçı depremlerde hayatını kaybeden işçilerin olduğunu anlatan Dikici, “Depremden etkilenen bölgelerdeki işyerlerinde risk değerlendirmesi yenilenmeden, işyerinin, ekipmanların, çalışma koşullarının uygun olduğu belirlenmeden çalışma yapılmamalıdır. İşçi eğitimleri yenilenmeli, İşçilerin acil ve hayati tehlike durumunda çalışmaktan kaçınma hakkı bulunduğu işçilere hatırlatılmalı. Deprem sonrası oluşan milyonlarca tonluk enkaz kaldırılmaya başlandı, enkaz kaldırma işlemi özellikle asbest nedeniyle hem bu işte çalışanlar hem de çevredekiler için risk oluşturmaktadır” diye konuştu.
“İŞ KAZASI, İŞ CİNAYETLERİ, ÖLÜMLER SÜRMEMELİ”
Depremin yaşandığı illerde kesintiye uğrasa da ülkede çalışma yaşamının, iş ilişkilerinin süreceğini dile getiren Dikici, açıklamasında iş kazası, iş cinayetlerinin, ölümlerin sürmemesini diledi.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasını temenni eden Dikici, “İş kazalarını ve işyerlerinde ölümleri durdurabilmek için sağlıklı ve güvenlikli bir ortamda çalışmanın her çalışanın hakkı olduğu, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının öncelikle devletin ve işverenin görevi olduğu gerçeği çerçevesinde hareket edilmelidir” dedi.
“ÇALIŞMA YAŞAMI YENİDEN ELE ALINMALI”
İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenleme ve denetleme yetkisinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler, Sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitüye verilmesini isteyen Dikici, açıklamasını şöyle tamamladı: “Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı. Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş cinayetleri ile mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin artırılması, denetim sisteminin yeniden düzenlenmesi, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadan mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.” Cengiz GÜNER

