
‘14 Mart Tıp Haftası’nda Balıkesir Tabip Odası tarafından bir dizi etkinlik düzenlendi. Etkinlikler kapsamında Atatürk Anıtına giden doktorlar adına Tabip Odası Başkanı Şahin Cılız, Atatürk Anıtına çelenk sundu. Tabip Odası Başkanı Şahin Cılız, sağlık çalışanlarının durumu hakkında genel bir değerlendirmede bulundu.
İnsanın yarasını saran acısını dindiren, hayata sevdiklerine kavuşturan sağlık alanındaki tüm çalışanların Tıp Bayramını kutlayan Tabip Odası Başkanı Şahin Cılız, sağlık çalışanlarının mücadele günü olan 14 Mart Tıp Haftasında sağlık alanının giderek derinleşen yoğun sorunlarıyla baş başa olduğunu söyledi.
Sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte katmerlenen sorunların Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte çözüm mekanizmalarının kaybedildiği bir sürece girildiğini ileri süren Cılız, “Şehir hastanelerinin açılmaya başlaması yeni sorunları beraberinde getirdi; her birimiz nerede çalışacağımızı, nasıl çalışacağımızı bilmeden, geleceğimizin ne olacağını bilemeden çalışmaktayız. Bu belirsizlik ne yazık ki, müdahale edemediğimiz etmekte geciktiğimiz bir süreç yaratıyor. Sonuç ise ne yazık ki yıllarca emek verdiği sağlık kuruluşundan ayrılma, işsiz kalan sağlık çalışanları, gittikleri şehir hastanelerinde işlerini yapamayan laboratuvar teknisyenleri, fizyoterapistler, röntgen teknisyenleri olmakta. Şehir hastanesinin devasa büyüklüğü içinde sürekli göz altında tutulduğumuz alanları, bitmeyen koridorları çalışırken her birimizi birbirinden uzaklaştırıyor, yalnızlaştırıyor. Çıkmaz gibi görünen bu süreci değiştirmek hepimiz için çalışılır hale getirmek meslek örgütlerimiz, birlikler, sendikalar, derneklerle mümkün olacak. Bu dönem çalışandan yana, haklarımızdan yana olan örgütlerimizin güçlenmesi ve güçlü bir biçimde taleplerimizi dile getirmesi ve mücadelemizi birleştirmemizle aşılacak” dedi.
“NİTELİKLİ PEK ÇOK MESLEKTAŞ, TÜRKİYE DIŞINA GÖÇ EDİYOR”
Olağanüstü hal döneminde yüz binden fazla kamu emekçisinin ihraç edilmesine neden olan düzenlemelerin, üç yıl daha yürürlükte kalarak iş güvencelerini ortadan kaldırdığını ifade eden Başkan Cılız, “Sağlık alanında yönetim kadrosu dışında gerekmeyen güvenlik soruşturmaları ise kurum değiştirirken iş güvencesini ortadan kaldırırken işsiz pek çok meslektaşımızın kamuda istihdamını engellemektedir. Üzülerek nitelikli pek çok meslektaşımızın Türkiye dışına göçüne tanık olmaktayız. Türkiye dışına beyin göçünü engellemek üzere getirilmiş mecburi hizmet uygulamalarının şimdi kendilerinin beyin göçüne neden olması kabul edilemez. Bu düzenlemeler derhal kaldırılmalı, haklarında yargılanma ile kesinleşmiş suç bulunmamış kamudan ihraç edilen sağlık çalışanları işlerine dönmelidir” diye konuştu.
“MAAŞLARIMIZ KÜÇÜLDÜ”
Çalışanların talepleri dikkate alınmadan tek taraflı belirlenen ücret politikalarının maaşların giderek erimesine yol açtığını dile getiren Cılız, “Ekonomik krizin etkisiyle giderek artan enflasyonun çok altında yapılan zamlar maaşlarımızı küçültmüştür. Maaşlarımızın daha büyük bir bölümünü oluşturan performansa dayalı ek ödemeler ise krizden ve şehir hastaneleri sürecinden etkilenen en düzensiz ödeme kalemini oluşturmaktadır. Sağlık hizmetini metalaştırarak alınıp satılan bir mala dönüştüren döner sermaye uygulamaları ve tamamlayıcısı olan performansa dayalı ödeme sistemi, sağlık hizmetinin bir ekip tarafından üretildiğini görmemektedir. Performans ödemesinin aylık gelirin önemli bir kısmını oluşturması ve ancak tam ay çalışıldığında ödenmesi, kesintilerin anlamsız biçimde çalışılmayan günler üzerinden değil üç günün üzerindeki izin ve istirahat kullanımlarında tamamen kesilmesi hakkımız olan izinleri kullanmamızı ve hasta olduğumuzda gerekli şekilde istirahat etmemizi engellemektedir. Bunlar ve daha bir çok sebeple sağlık alanında döner sermaye ve performans sistemi kaldırılmalıdır. Eğer döner sermaye olacaksa performansa dayalı ek ödeme toplam ücretin yüzde 20’sinden fazla olmamalıdır. Göstergeler yeniden üniversite mezunu çalışanların hepsi için 3600 den başlayacak şekilde düzenlenmelidir. Emekliliğe yansıyacak, güvenceli, görev tanımına, liyakat ve kariyere uygun bir ücretlendirme politikası izlenmelidir” dedi.
“ŞİDDET ÖLDÜRÜCÜ BOYUTLARA ULAŞTI”
Cılız, konuşmasında sağlık çalışanları ve sağlık çalışanı emeklilerinin ücretlerinin, şu anda aldıklarının iki katından az olmayacak şekilde düzenlenmesini istedi.
Aynı işyerinde aynı mesleği farklı statülerde yapmaya bağlı olarak farklı hakların kendilerine dayatıldığını belirten Başkan Cılız, taleplerini şöyle sıraladı:
“İzin gün sayısından iş güvencesine, ücretlere uzanan bu eşitsizlikler en iyi, haklarda eşitlenme sağlanarak düzeltilmelidir. Nitelik değil nicelik hedefleyen döner sermaye/ performans uygulamaları sağlık hizmetinin ve sağlık kuruluşunun amacından sapmasına yol açarak iyileşmeyi değil döner sermaye gelirlerinin artmasını sağlayacak biçimde yönetilmesine yol açmaktadır. Bilimsel tıbbın temel hastalık yok hasta vardır yaklaşımı teşhis tedavi paketleriyle ortadan kaldırılmıştır. Mesleki bağımsızlığımızı ortadan kaldıran bu yaklaşım ne yazık ki hastalarımızın sorunlarının tam çözülememesine yol açarak hastaların fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik haline ulaşmalarını engellemektedir. Bu durumun yarattığı en önemli sorun şiddettir. Her yıl on binden fazla sağlık çalışanı sözel ya da fiziksel şiddete uğramaktadır. Şiddet öldürücü boyutlara ulaşmış; pek çok sağlık çalışanı öldürülmüş ve yaralanmıştır. Çoğumuzun hasta ve yakını ile yüz yüze çalıştığı iş yerlerimizin bu kadar güvensiz olmasını kabul etmiyoruz. Bu nedenle TTB tarafından meclise sunulan sağlıkta şiddeti önleme yasası gecikmeksizin çıkarılmalıdır.” Cengiz GÜNER