Yayınlanma Tarihi :

Beyin donanım, zeka yazılımdır: Peki ya ruh nerede?

Beyin donanım, zeka yazılımdır: Peki ya ruh nerede?

Son zamanlarda sık sık duyduğumuz bir söz var: “Beyin donanım, zeka yazılımdır.” İlk başta kulağa teknolojik bir espri gibi gelse de aslında oldukça derin bir anlam taşıyor. Bu söz, bizi şu sorulara götürüyor:

  • Zekâ sonradan mı yüklenir?
  • Hepimiz aynı “beyin” ile mi doğarız?
  • Ve en önemlisi, bizi biz yapan şey ne?

İnsanın beyni, yaklaşık 86 milyar nörondan oluşan karmaşık bir ağdır. Tıpkı bir bilgisayarın işlemcisi gibi, beynimiz de bilgi alır, işler ve yanıt üretir. Bu yüzden “donanım” benzetmesi fizyolojik açıdan oldukça isabetlidir. Beyin; genetik yapımız, hormon düzeyimiz, beslenmemiz ve yaşadığımız çevre gibi faktörlerle şekillenir.

Nasıl ki bir bilgisayarın çalışması için bir işlemciye, belleğe, anakarta ihtiyacı varsa, bizim de düşünmek, hissetmek, karar vermek için beynimize ihtiyacımız var. Beyin, bizim “donanımımız” yani fiziksel altyapımız. Hepimizin bir beyni var ama her beynin kullanımı, çalışma şekli, öğrenme biçimi farklı. Aynı marka telefon bile, içine yüklenen uygulamalara göre bambaşka deneyimler sunabiliyor değil mi?

İşte burada devreye zeka giriyor. Zeka, doğuştan getirdiğimiz potansiyel değil sadece; aynı zamanda öğrendiklerimiz, deneyimlerimiz ve hayata nasıl baktığımız. Tıpkı bir yazılım gibi… Güncellenebilir, geliştirilebilir ve ne kadar kullanırsan o kadar ustalaşır.

Zeka, sadece bilgi depolamak değil; problem çözmek, öğrenmek, yeni durumlara uyum sağlamak ve yaratıcı düşünmek gibi daha üst düzey işlevleri içerir. Bu nedenle “yazılım” olarak tanımlanması oldukça anlamlıdır. Çünkü aynı beyin yapısına sahip iki insan, farklı çevresel etkiler, farklı eğitimler ve deneyimlerle tamamen farklı zekâ profillerine sahip olabilir. Bu da gösteriyor ki, tıpkı yazılım gibi zeka da güncellenebilir, geliştirilebilir ve çeşitlendirilebilir.

Bugün başarılı olan insanların çoğunun ortak noktası ne? Sürekli öğrenmeye açık olmaları. Yani zeka, sabit bir “zihin puanı” değil; çalışan, değişen ve hatta zamanla evrilen bir sistem.

İşin içine biraz da felsefe katalım…

Beyni bir makineye, zekayı ise o makinenin çalıştırdığı bir yazılıma benzetmek, modern felsefenin de ilgisini çeken bir meseledir. Descartes’in ünlü “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözü, bilinci ve düşünmeyi varoluşun temeli olarak sunar. Ancak bugün artık şu soruyu soruyoruz: “Kim düşünüyor? Donanım mı, yazılım mı?”

Zihin felsefesi alanında, bu soruya verilen yanıtlar farklılık gösterir. Fizikalistler, tüm zihinsel süreçlerin beyin faaliyetleriyle açıklanabileceğini savunurken; dualistler zihni beden dışı, belki de ruhsal bir varlık olarak ele alır. Her iki yaklaşım da “donanım ve yazılım” benzetmesini kendi görüşüne göre yorumlar.

“Herkeste donanım var, farkı yazılım yaratır” sözünü de duymuşsunuzdur. Gerçekten de öyle. Aynı sınıfta aynı öğretmenden ders alan çocuklardan biri neden öne çıkar, diğeri geride kalır? Çünkü yazılımları farklı. Biri meraklıdır, araştırır, dener; diğeri belki de henüz içindeki potansiyeli fark etmemiştir. Neyse ki yazılım dediğimiz şey, istediğimiz zaman yeniden yazılabilir.

Beyin ve zeka benzetmesi teknolojiyle anlatılabiliyor ama ya duygular? Ya aşk, vicdan, inanç, pişmanlık? Bunları hangi yazılıma sığdırabiliriz?

İşte burası tam anlamıyla “ruhun” devreye girdiği yer olabilir. Bilgisayarlar hesap yapar, robotlar satranç oynar, yapay zekâ hikâye yazar ama hiçbiri sevemez, bağlanamaz, özlemez. Bu yüzden insanı sadece donanım ve yazılım üzerinden anlatmak eksik kalabilir.

Yapay zeka teknolojisinin gelişmesiyle birlikte bu benzetmenin ne kadar anlamlı olduğu daha da belirginleşiyor. Yapay zekaya sahip bir robot da güçlü bir işlemciye (donanım) ve iyi kodlanmış algoritmalara (yazılım) sahip olabilir. Ancak hâlâ bir bilinçten, duygudan ya da ahlaki sorumluluktan yoksundur. Bu fark, insan zihninin yazılımına “yaşanmışlık”, “duygu”, “değer” ve “anlam” gibi katmanların da eklendiğini gösterir.

Velhasıl, yazının başındaki sözün bize hatırlattığı en önemli şey şu: Beynimizi değiştiremeyiz ama onu nasıl kullandığımız tamamen bize bağlı.

Zeka geliştirilebilir, öğrenme sonsuzdur ve hayat boyu süren bir güncelleme süreci yaşarız. Ruhumuz da bu sürece anlam, yön ve derinlik katar.

Yani özetle:

  • Beyin var: Donanım tamam.
  • Zeka geliştirilebilir: Yazılım güncel.
  • Ruh varsa: Her şeyin bir anlamı var.
Kaynak : İrfan Duroğlu

YORUM YAP