Yılın en sıcak, en canlı ve doğanın en davetkâr olduğu günlerinden birindeyiz. 18 Haziran, tüm dünyada doğayla iç içe olmanın, sevdiklerimizle bir araya gelmenin ve hayatın basit keyiflerine odaklanmanın günü: Dünya Piknik Günü. Belki birçoğumuzun gündelik koşuşturma içinde fark etmediği ama aslında hepimizin ruhuna iyi gelen, doğanın kucağında geçirilen birkaç saatin bile ne kadar değerli olduğunu hatırlatan özel bir gün bu.
Piknik, sadece bir örtü serip yemek yemek değildir. O örtünün üzerinde paylaşmak, gülmek, sohbet etmek ve bazen hiçbir şey yapmadan sadece gökyüzüne bakmak da vardır. Modern dünyanın kalabalığında, dijital ekranların arasında kaybolduğumuzda, toprağın kokusunu, çimenin serinliğini, ağacın gölgesini özleriz. Dünya Piknik Günü tam da bu özlemi dindirmek için bir bahane sunar.
Bu günü sadece bir etkinlik değil, bir farkındalık anı olarak görmek gerekir. Doğayla temas etmenin çocuklar üzerindeki pozitif etkilerini, yaşlıların ruhsal rahatlamasını ve aile bağlarının güçlenmesini sağlayan bir köprü olduğunu unutmamalıyız. Üstelik piknik yapmak için büyük masraflara ya da uzak yerlere gitmeye gerek yok. Mahalle parkları, orman kenarları, hatta balkonunuz bile küçük bir piknik alanına dönüşebilir.
Ancak doğayla bu kadar yakın temas kurduğumuz bir günde çevre bilincimizi de yanımıza almayı unutmamalıyız. Bıraktığımız her çöp, doğaya verdiğimiz her zarar, aslında gelecekteki pikniklerimizi de tehlikeye atar. Temiz bir doğa, temiz bir gelecek demek.
Bugün, telefonlarınızı biraz uzağa bırakın, sevdiklerinizle küçük bir sepet hazırlayıp doğaya çıkın. Gökyüzüne bakın, kuşları dinleyin, çimenlere uzanın. Çünkü hayat, bazen sadece bir sandviç ve bir gölgelik ağacın altında saklıdır.
