
Bir halkoyunları gönüllüsü ve sevdalısı olarak, yıllarca savunduğum bir konu var. Tabi ki benim gibi düşünen, yüzlerce halkoyunları ustaları, duayenleri, hatta halkoyunları bölümlerinde okuyan öğretmen adaylarına eğitim veren, çok kıymetli hocalarımız da var. Üzerinde büyük bir hassasiyetle durduğumuz benimde uzmanlık alanım olan, halkoyunları kültürü ile alakalı tabi ki.
"Kültürün Yarışması olurmu ?" Bana göre kültürün yarışması olmaz. Yıllarca savunduğum gibi, halkoyunları amaç değil, araçtır. Halkoyunları sadece yarışma amacı güdemez. Tabi ki asla yarışmalar yapılmamalı da demiyorum. Benim kaygım, bu kültür adına yapılan yarışmaların, amacına uygun yapılmadığı, yapılacaksa da ne şartlarda ve nasıl yapılacağı. Halkoyunlarının özüne ve otantik değerlerine zarar verilmeden yapılması ile alakalı. Bu yarışmalar yapılırken göz önünde bulundurulması gereken önemli noktanın, yarıştırılanların kültürler mi? Yöresel oyunlar mı? Yoksa bu oyunları uygulayan, sahneye koyan ekiplerin o an ki performansları mı? Yarışmaların doğasında bulunan rekabet öğesinden dolayı, bu kültür zarar görür mü ? Bu rekabet psikolojisi, yarışmalarda oluşan çeşitli tatsızlıklardan ve orantısız şartlanmalardan dolayı teşvik etmek yerine uzaklaştırır mı? Yarışmalar yapılacaksa eğer, bütün çocuk ve gençlerimizi, bu kültür faaliyetine bağlamak ve gelecek kuşaklara daha güçlü bir kültür bırakabilmek için teşvik edici sistemlerin geliştirilip, yarışmaların ve kültürlerin daha da anlam kazanmasını sağlayıcı uygulamalar yapılmalıdır. Örneğin, Anadolu'muzun bütün halkoyunları türlerini ( Zeybek, Halay, Horon, Hora, Kafkas, vs. ) birbirleriyle yarıştırmak yerine, bu türleri kendi aralarında, kendi içlerinde yarıştırıp, her türün kendi Türkiye birincisini belirledikten sonra, bütün türlerin içinde bulunduğu, bir Türkiye halkoyunları birleştirici festivali düzenlenmelidir.