BIST 100
10.464,48 1,44%
DOLAR
41,8421 0,06%
EURO
48,7021 0,28%
GRAM ALTIN
5.649,29 1,44%
FAİZ
40,70 -0,02%
GÜMÜŞ GRAM
70,65 2,06%
BITCOIN
110.565,00 -2,20%
GBP/TRY
55,9924 0,49%
EUR/USD
1,1632 0,22%
BRENT
61,99 -0,64%
ÇEYREK ALTIN
9.236,59 1,44%
Balıkesir Az Bulutlu
Balıkesir hava durumu
16 °

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) dünyada en yaygın görülen viral kanamalı ateşli hastalıktır. Türkiye ise insidans olarak en yüksek olan ülkedir.

Özgür Fındıklı

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) dünyada en yaygın görülen viral kanamalı ateşli hastalıktır. Türkiye ise insidans olarak en yüksek olan ülkedir. Türkiye’de KKKA bahar aylarında görülmeye başlamakta olup hastalık ülkemizde ilk kez 2002 yılında Tokat ve çevresinde, Kelkit Vadisi sahasında görülen salgınla dikkati çekmiştir. Ağırlıklı olarak Çorum, Sivas, Kastamonu, Tokat, Amasya, Yozgat, Karabük, Gümüşhane, Erzurum, Çankırı, Giresun ve Samsun’dan olmak üzere, 300’den fazla ilçeye bağlı 2000 kadar kırsal yerleşim biriminden 4448 olgu kaydedilmiştir.

Hastalık zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir hastalık olmakla birlikte ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilmektedir.  Hastalık bu özelliklerinden dolayı baştan zararsız bir grip vakası gibi algılanıp basit bir durummuş gibi geçiştirilmektedir. Hem kişinin kendisi hem de hekimlerin bu konuda oldukça duyarlı olmaları gerekiyor. Grip oldum deyip geçiştirmemeli. Mutlaka eğer bir meslek olarak hayvancılıkla ilişkili bir meslekteyse, kene ile teması varsa, bir kene tutunma öyküsü varsa son günlerde mutlaka bu bulguların bir Kırım Kongo Kanama Ateşi hastalığı olabileceğini de akla getirmeli. Hem kişi hem hekim bu açıdan duyarlı olunmalıdır.    Bulaşma ise enfekte kenelerin yapışması/kan emmesi sırasında salgıladıkları tükürük salgısı ile, enfekte kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında temasla, viremik hayvanların kan ve dokuları ile temasla, viremik hastalarla (kan ve diğer vücut sıvıları) temas ile olmaktadır.

Hastalık için risk grupları, açık arazi ve kırsal kesimde çalışan ve yaşayanlar, çiftçiler, hayvan bakıcıları, kampçılar, tarım ve orman işçileri, askeri birlikler, veterinerler, mezbaha çalışanları ve kasaplar ile endemik bölgede görev yapan sağlık personeli ve laboratuvar çalışanları şeklinde özetlenebilir. Ülkemizdeki olguların %90’ı kırsal alanda yaşayan çiftçilerdir ve hastaların %70’inde kene ile temas öyküsü mevcuttur. Sağlık çalışanları ise ülkemizde etkilenen ikinci gruptur.

Türkiye’de hastalık, bahar ve yaz aylarında, bulaştırıcısı olan kene türünün yaşam alanlarıyla uyumlu bir şekilde görülür. Kuluçka süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en çok 9 gün, enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında ise ortalama 5-6 gün; en çok 13 gün olarak bulunmuştur.

Hastalığın kesin tedavisi bulunmamakla birlikte yapılan semptomatik tedaviler ile mücadele edilmekte ve birçok vakada başarı  sağlanamamaktadır. Günümüzde KKKA virüsüne karşı etkili ve otoritelerce onaylanmış bir aşı bulunmamakla birlikte  dünya’da ilk kez Erciyes Üniversitesi’nde geliştirilme çalışmaları süren Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı bulunan aşı ve aşının faz çalıştırılmasının yürütüldüğü GMP Laboratuvarında Prof. Dr. Veteriner HEKİM Aykut Özdarendeli  ve ekibi pratikte kullanılacak aşı üretiminde son safhaya gelmişlerdir.

Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi göstermezler. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir.

-Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle elle müdahale edilmeden çıkarılması için en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir.

Özelikle kırsal alanlarda dolaşılırken açık renkli vücudu örten elbise ve çizme giyilmeli veya ayakkabı giyilecekse pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır.

Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır.

Hayvan sahipleri ; hayvanların sağım ve kesim zamanını dikkate alarak; hayvanlarını ve hayvan barınaklarını kene ve diğer dış parazitlere karşı uygun ektoparaziter ilaçlarla yılda iki kez ilaçlamalıdır.  Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Repellentler; sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plastik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.

- Kenelerin çevrede çok olması halinde; mera, çayır, çalı, çırpı ve gür otların bulunduğu yerler gibi kenelerin yaşamasına müsait alanlarda, diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, çok dikkatlice akarisid uygulamalarına başvurulabilir. Genel olarak geniş çevre ilaçlamaları faydalı görülmemektedir.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?