Yayınlanma Tarihi :

Tularemi (Tavşan Vebası)

Tularemi (Tavşan Vebası)

Tularemi, tavşan ateşi veya avcı hastalığı gibi isimlerle de bilinen, F. tularensis’in neden olduğu zoonotik bir enfeksiyon hastalığıdır. Tularemi, aslında rodentlere ( KEMİRGEN) ait bir hastalık olup, keneler aracılığı ile insan ve çeşitli  evcil hayvanlara bulaştırılan tehlikeli bir zoonozdur.

Tavşan vebasına karşı; hamster ve su sıçanı çok, tavşan, tarla faresi, misk faresi ve koyunlar orta derecede, yabani veya diğer  evcil hayvanlar ve kuşlar ise az duyarlıdır. İnsanlar, bu tür hayvanlardan bazılarıyla direkt temasla veya hastalıklı av hayvanlarının etlerinin yenilmesiyle veya böyle hayvanların ürünleriyle temasa gelmek (ahçı, kasap, ev kadını, avcılar, deri tüccarları vs.) suretiyle hastalığı alabilirler. Ülkemizde tularemi ilk olarak 1936 yılında bildirilmiş olup günümüzde Marmara, Batı-Orta Karadeniz, İç Anadolu bölgelerinde daha çok görülmekle birlikte bütün bölgelerde gözlenmektedir. Ülkemizde tularemi çoğunlukla kırsal kesimde ve içme-kullanma sularının yetersiz sanitasyonu nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Hastalığı önemli hale getiren kritik nokta ise av mevsiminin başlamasıyla hastalığın insanlarda görülme oranının artması ve son zamanlarda oldukça yayılım göstermesi gelmektedir.

Hastalığın çıkışında mevsimlerin de rolü vardır. Özellikle av mevsimlerinde, insanlar arasında enfeksiyon daha çok görülmektedir. İçme suları ve kullanma suları, etkenin yayılmasında ve bulaşmada önemli rol oynamaktadır. Etken vücuda, ağız, burun, konjuktiva ve deri yoluyla girmektedir. Hayvanlar arasındaki enfeksiyonlar; kene veya diğer insektlerin ısırmalarından sonra fazlalaşır. Yayılmada kenelerin etkisi büyüktür. Kemiriciler arasındaki yayılmada ise, bit, pire, tahta kurusu ve diğer sokucu sineklerin rolleri fazladır. Yabani tavşan, su sıçanları, kunduz, dağ faresi, köstebek ve diğer yabani kuşlar, etkeni vücutlarında doğal olarak saklarlar.

Hastalığın ortaya çıkması, genellikle hayvan üzerinde bulunan enfekte kene sayısıyla ilgilidir. Kene sayısı ne kadar çok olursa hastalığın kuluçka süresi o derecede kısalır. Hastalık, koyunlarda ve özellikle kuzularda akut formda seyreder. Yüksek ateş (41 C), düşkünlük, nabız ve solunum sayısında artış görülür. Subakut formda ise zayıflama, perifer lenf yumrularında şiddetli bir büyüme, Pnömoni ve arka kısımlarda zayıflık bulunur. Hastalıkta ayrıca, kötü kokulu ve koyu renkte bir ishal görülür. Hayvan az, fakat sık sık idrar çıkarır. Akut formda ölüm oranı yüksektir. Subakut formda hastalar 2-8 hafta içinde iyileşebilir ve hastalığı atlatanlar bağışıklık kazanırlar. Kenelerle savaşta etkin bir durum yaratılırsa, hastalıkta iyileşme daha çabuk ortaya çıkar.

Ülkemizde tularemi çoğunlukla kırsal alanda içme-kullanma sularının yetersiz sanitasyonu nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle içme-kullanma sularının usulüne uygun şekilde klorlanması ve depoların bakım ve temizliğinin düzenli yapılması hastalığın büyük ölçüde kontrol altına alınmasını sağlayacaktır.

Kaynağı belirsiz veya yeterince klorlama yapıldığından emin olunmayan suların kaynatılarak içilmesi, suların ferdî dezenfeksiyonu ile özellikle av hayvanlarının yüzülmesi ve parçalanması esnasında eldiven kullanılması, bu hayvanlara ait etlerin iyice pişirilerek yenmesi, meyve ve sebzelerin bol su ile iyice yıkandıktan sonra tüketilmesi hastalıktan korunmada son derece önemlidir.

Kaynak : Özgür Fındıklı

YORUM YAP