Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :

Yine geldi 28 Şubat!

Yine geldi 28 Şubat!

Çocukken, “Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan” diyorduk, 25 yıldır ise “Yine geldi 28 Şubat” diyorum.

28 Şubat postmodern darbesi sürecinde devlet memurluğundan atılmam, ömrümün yarısının bu türküyle geçmesine neden oldu.

Konuyu bilenler, biliyor…

Bilmeyenler için özetleyeyim;

28 Şubat darbesinin ardından Refah-Yol hükümetinin yerine göreve gelen Ana-Sol-D hükümeti ile yeniden Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü makamına dönen şimdilerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Eşeğini dövemeyen, semerini döver” düşüncesinden hareketle, kelle avcılığına çıktı.

Onun talebiyle görevlendirilen bakanlık müfettişinin bana ilk sorusunun, “Neden İmam Hatip Lisesi’nden ayrılıp, Balıkesir Lisesi’ne geçtin” olduğunu söyleyeyim, hikayenin gerisini siz anlayın.

Hayali senaryolarla oluşturulan raporun uygulanması halinde doğacak zararları dile getiren, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz imzalı Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu, evrak servisinde bekleten Kemal Kılıçdaroğlu, benim gibi birçok kişiyi memuriyetten atmanın keyfini yaşadı.

O gün, bugündür de idare ile mahkemeleşiyoruz.

Mahkemeleşiyoruz da değişen ne oldu?

Bugün itibariyle hiçbir şey…

Kamu Denetçiliği Kurumu, 2019 yılında verdiği kararla mağduriyetimizi kabul ederek, iade-i itibar için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na, 2020 yılında ise  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na tavsiyede bulundu.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) da aynı yönde raporlama yaptı.

Onları da dinleyen yok…

Ombudsman ve TİHEK, “Mağduriyetleri giderecek yasal düzenlemeleri yapın” diyor…

Sosyal Güvenlik Kurumu, “Yasal düzenleme yok” diye cevap veriyor.

İyi de yasal düzenlemeyi Anunnakiler mi yapacak?

TBMM’nin yumuşak koltuklarında oturanları işaret etmeyin, onlar üç maymunu oynuyor.

Ara ki derdini anlatacak Marko Paşa’yı bulasın.

Bu arada daha dün, aynı konuda devam eden davam ile ilgili olarak Danıştay’a temyiz başvurunda bulunduğumu da buraya not düşeyim.

Bu vesileyle de çeyrek asırlık derdimi, üzüntümü sizinle paylaşmak istedim.

1960 Darbesi mağduriyetlerinin giderilmesi için 60 yıl sonra yasa çıkarılan bir ülkede sabırla beklerken, Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Orhan Gazi’nin “Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür” sözünü hatırlatmaktan fazlası elden gelmiyor.

Ama olsun, bu dünyada sonuç alamasam da Mahkeme-i Kübra’da bu nedenle karşıma dizilecek insan sayısı, her geçen gün artıyor.

Kaynak : İrfan Duroğlu

YORUM YAP