Türk Mitolojisinin Korkutucu Figürü Alkarısı, Lilith olabilir mi?

Türk halk kültüründe özellikle lohusa kadınları ve yeni doğmuş bebekleri hedef aldığına inanılan esrarengiz varlık “Alkarısı”, yalnızca Anadolu’da değil, farklı coğrafyalarda da benzer inanç biçimleriyle karşımıza çıkıyor. Peki, bu varlık kimdir, neyi temsil eder? İslam dini ve diğer inanç sistemleri Alkarısı benzeri figürlere nasıl yaklaşıyor? İşte geçmişten günümüze uzanan kültürel ve dini bir yolculuk…
ALKARISI KİMDİR? TÜRK HALK İNANCINDA YERİ VE ÖZELLİKLERİ
Türk mitolojisinde “Alkarısı” genellikle geceleri ortaya çıkan, lohusa kadınlara ve bebeklere musallat olan kötü niyetli bir dişi cin ya da ruh olarak tanımlanır. Al, Alanası, Alkızı, Albis, Alkarı, Albası olarak da adlandırılan mit kahramanı, adının başındaki “al” eki, Türk kültüründe kan, kırmızı, ölüm ve kötülükle ilişkilendirilir.
Bazı anlatılarda uzun saçlı, çirkin, gözleri ateş gibi parlayan bir varlık olarak tasvir edilen Alkarısı, lohusa kadınların başına bez bağlanmaması durumunda eve girip kadını boğar ya da bebeği kaçırır. Bu nedenle Anadolu’da lohusa kadınlara kırmızı kurdele bağlama, yatağın başına iğne veya makas koyma gibi uygulamalar hâlâ devam etmektedir.
İSLAM DİNİ ALKARISI BENZERİ VARLIKLARA NASIL YAKLAŞIYOR?
İslam inancına göre cinler, insanların göremediği ama varlıkları Kur’an’da açıkça belirtilen ruhani varlıklardır. Cinlerin de insanlar gibi iyi ve kötü olanları bulunur. Alkarısı figürü, İslam’da kötü niyetli, zarar veren cinler kategorisine girer.
Özellikle lohusa kadınların ve bebeklerin nazardan, şeytanın veya kötü ruhların şerrinden korunması gerektiğine dair çok sayıda dini tavsiye bulunur. Bu bağlamda, Ayet-el Kürsi, Felak ve Nas surelerinin okunması, dualarla korunma, lohusa kadınların yalnız bırakılmaması gibi uygulamalar İslamî gelenekte sıkça görülür. Ancak Alkarısı gibi mitolojik varlıkların varlığı Kur’an ya da sahih hadislerde doğrudan geçmez; bu figürler daha çok halk inançlarının ürünü olarak kabul edilir.
HRİSTİYANLIK VE YAHUDİLİKTE BENZER FİGÜRLER: LİLİTH ÖRNEĞİ
Yahudi mitolojisinde Alkarısı’na oldukça benzeyen bir figür vardır: Lilith. Kabalistik kaynaklara göre Lilith, Âdem’in ilk eşi olup itaatsizliği nedeniyle cennetten kovulmuş ve daha sonra geceleri yeni doğan çocuklara ve lohusa kadınlara musallat olan bir varlık haline gelmiştir. Bu inanış, özellikle Orta Çağ Yahudi topluluklarında yaygındı.
Hristiyanlıkta ise doğrudan Alkarısı benzeri bir figür yer almaz, ancak “şeytan”, “iblis”, “succubus” gibi varlıklar geceleri insanlara musallat olan kötü ruhlar olarak anlatılır. Bu anlatılar zamanla halk hikâyelerinde lohusalıkla ilişkilendirilmiş ve bazı halk inanışlarında Hristiyan dünyasında da “çocuk hırsızı” figürler ortaya çıkmıştır.
MODERN PSİKOLOJİ VE HALK KÜLTÜRÜ: ALKARISI GERÇEK Mİ, SEMBOL MÜ?
Modern psikolojiye göre, Alkarısı gibi varlıklar; uykuda felç hali (sleep paralysis), doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon) ve toplumsal korkuların kültürel birer yansıması olabiliyor. Özellikle doğum gibi hem fiziksel hem psikolojik olarak zorlayıcı süreçlerde kadının yaşadığı kaygılar, bu tür mitolojik anlatılarla açıklanmıştır.
Kırsal kesimlerde ve daha geleneksel toplum yapılarında bu tür inançlar hâlâ canlıdır. Anadolu’nun pek çok bölgesinde lohusalık dönemine özel ritüeller ve korunma yöntemleri uygulanmaya devam etmektedir.
Alkarısı, sadece bir halk efsanesi değil; aynı zamanda doğum, kadınlık ve ölüm gibi büyük dönüşüm anlarının toplumsal bilinçaltında nasıl anlamlandırıldığını gösteren kültürel bir aynadır. İslam dini başta olmak üzere birçok inanç sistemi bu gibi varlıklara farklı açıklamalar getirmiş, ama ortak nokta, lohusa ve bebeğin korunması gerektiği yönünde olmuştur.
Mitolojik anlatılar ile dini öğretiler arasındaki bu geçişkenlik, insanlığın bilinmezliğe karşı geliştirdiği simgeler ve savunma mekanizmaları açısından dikkat çekici bir örnek teşkil eder.