
BASİAD Başkanı Abdullah Bekki, işsizliğin yüzde 12.3, genç işsizliğin yüzde 22.2 seviyesine yükseldiğine dikkat çekti, tedbirlerin alınmasını istedi. Bekki, “Ekonomimiz geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana zorlu bir süreçten geçiyor. İşgücü piyasamız kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikiye bölünmüş durumda. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele etkili şekilde sürmeli, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın önüne geçilmeli. Kurallı çalışan kayıtlı kesimde işgücü üzerindeki ücret dışı yükler azaltılmalı” dedi.
Balıkesir Sanayici ve İşadamları Derneği (BASİAD) Başkanı Abdullah Bekki, ülke ekonomisi açısından büyük öneme sahip işsizlik sorunuyla ilgili açıklama yaptı. Son açıklanan verilerin işsizliğin bir sıçrama yaparak yüzde 12,3’e yükseldiğini gösterdiğini kaydeden Bekki, “Mevsim etkilerinden arındırıldığında işsizlik oranı sadece bir ay içerisinde yüzde 0.6 puan artmıştır. Tarım dışı işsizlik yüzde 14, genç işsizliği ise yüzde 22,2 seviyesine yükselmiş bulunmaktadır. Bu yüksek oranlar bazı tedbirler alınması gerektiğine işaret ediyor.
“KAYITDIŞI EKONOMİ İLE MÜCADELE SÜRMELİ”
Ekonomimiz geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana zorlu bir süreçten geçiyor. İşgücü piyasamız kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikiye bölünmüş durumdadır. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele etkili şekilde sürmeli, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın önüne geçilmelidir. Bunun yanında, kurallı çalışan kayıtlı kesimde işgücü üzerindeki ücret dışı yükler uluslararası ortalamaların hala üzerinde bulunmaktadır. Bu yüklerin azaltılması kayıtlı ekonomiye geçişi de hızlandıracaktır. Ülkemizde kadın istihdamının artırılması ve hem kadınların hem gençlerin dinamik işgücü piyasasında ihtiyaç duydukları yetkinliklerin artırılması gerekiyor” dedi.
“İSTİHDAM TEŞVİKLERİ BİRLEŞTİRİLEREK UYGULANMALI”
Son yıllarda istihdam teşviklerinde çok önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirten BASİAD Başkanı Bekki, “Bazı yeni teşvikler de gündemde. Teşvikler istihdam üzerinde genel olarak olumlu etki yapıyor. Ancak çeşitli istihdam teşviklerinin bir düzenleme altında birleştirilerek uygulamanın sadeleştirilmesinin kullanım etkinliğini geliştirmek açısından faydalı olacağına inanıyoruz. Küresel krizden bu yana dünyada bol ve ucuz para döneminde Türkiye dış borcunu yüzde 35’ten yüzde 53’e yükseltti. Bu finansman ekonomimizin yüksek büyüme oranlarına ulaşmasını sağladı. Ancak 2013 yılından beri yurt dışında faizler yavaş yavaş arttı ve bu borcun maliyeti de ekonomimiz için her geçen gün artıyor. Bu nedenle ekonomimizde biriken risklerin azaltılması, özellikle bazı sektörlerde yüksek artış gösteren kaldıraç oranlarının makul düzeylere inmesi gerekiyor.
“EKONOMİ KÜÇÜLÜYOR”
Dış borcun önemli kısmı özel sektörün üzerinde. Söz konusu borç kamu-özel iş birliği projeleri için sağlanan finansman da dahil yaklaşık 306 milyar dolara yükselmiştir. 2018 yılı başından itibaren bu borç azalmaya başladı. Ağustos ayında yaşadığımız şoktan sonra hem kur hem de faizlerde görülen artış ile süreç hızlandı. Banka kredilerinde gördüğümüz yavaşlama da bunun bir sonucu. Bu durum kullanılan kapasitede gerilemeye, yeni yatırımların ertelenmesine ve üretimde düşüşe neden oluyor. Dolayısıyla ekonomimiz küçülüyor. Bu süreçten mümkün olduğunca hızlı çıkabilmek ve büyümeye geri dönebilmek için temel iki koşul var. İlk koşul güveni ve istikrarı sağlamak. Hem yurt dışından ülkemize finansman sağlamaya devam etmek zorundayız, hem de yurt içinde ekonomiye olan güveni pekiştirmemiz gerekiyor. Bunu ancak öngörülebilir politikalarla ve şeffaflıkla sağlayabiliriz. İkinci koşul banka bilançolarında artık geri ödenemeyeceği düşünülen kredilerin bilanço dışına çıkaracak mekanizmaların kurulması. Pek çok ülke bu tür mekanizmalara gerektiğinde başvurdu. Kore ve İsveç gibi başarılı birçok örnek var. Bu sayede reel kesimde sağlıklı ve verimli alanlara taze kredi sağlamasının önünü açabiliriz.
Gündemimizde büyümeye geri dönmek kadar, onu nasıl sürdürülebilir yüksek seviyelere çıkaracağımız ve işsizlik sorununa çare bulunacağı da olmalıdır. Vergi reformu ile daha öngörülebilir, basit ve adil bir vergi sistemi; eğitim reformu ile dijital çağın gerektirdiği vasıflara sahip, yenilikçi, özgür düşünceye sahip bir nesil, işgücü reformu ile daha üretken, rekabetçi işgücü en büyük hedeflerimiz olmalıdır. Sanayide dijital dönüşüm, girişimcilik, sermaye piyasaları da çalışma başlıklarımız arasında yer almalı” dedi. Mahmut ACARÖZ

