
Asgari ücret beklentisi 2026 şimdiden milyonlarca çalışanın ve işverenin gündeminde. 2025 yılına yüksek enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları ve alım gücündeki ciddi kayıplar damga vurdu. Şimdi gözler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde Aralık ayında başlaması beklenen asgari ücret tespit komisyonu görüşmelerine çevrildi. Hem sendikalar hem de ekonomi çevreleri, 2026 asgari ücret artışının geçmiş yıllara kıyasla daha stratejik bir biçimde belirleneceği görüşünde birleşiyor.
Enflasyon ve Kur Etkisi Belirleyici Olacak
Uzmanlara göre 2026 asgari ücret beklentisini şekillendirecek en temel unsur, yıl sonu TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranı olacak. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2025’in ilk dokuz ayında enflasyon oranı %25,43 seviyesinde gerçekleşti. Piyasadaki tahminler, yıl sonunda bu oranın %30’un biraz üzerinde olacağını gösteriyor.
Ekonomistler, asgari ücret artışında enflasyonun yanı sıra döviz kurlarındaki hareketliliğin de belirleyici olacağını vurguluyor:
“Kur istikrarsızlığı ithal girdileri pahalılaştırıyor. Bu da hem üretici maliyetlerini hem de yaşam maliyetini yukarı çekiyor. 2026 asgari ücret beklentisi, bu iki faktörün birleşimiyle netleşecek.”
Sendikaların Talepleri: “Yoksulluk Sınırı Altında Ücret Olmamalı”
Türk-İş ve DİSK gibi büyük sendikalar, 2026 yılı için asgari ücretin yoksulluk sınırına yaklaşması gerektiğini savunuyor. Türk-İş’in Eylül 2025 raporuna göre, dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 64 bin TL’ye dayandı. Buna karşın mevcut net asgari ücret 22 bin 104 TL seviyesinde kaldı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Asgari ücret artık geçim ücreti olmaktan çıktı. 2026’da, en azından insanca yaşamı mümkün kılacak bir taban ücret belirlenmeli.”
Sendikalar, asgari ücret beklentisi 2026 çerçevesinde, net ücretin 35 bin TL’nin altına düşmemesi gerektiği görüşünde.
İşverenler Dengeli Artıştan Yana
İş dünyası ise yüksek artış oranlarının istihdam maliyetini artıracağı uyarısında bulunuyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), 2026 yılı için dengeli bir artış yapılması gerektiğini savunuyor.
TİSK temsilcileri, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) yüksek ücret artışlarını karşılamakta zorlandığını belirtiyor. İşverenler, devletin 2025’te uyguladığı sigorta prim desteğinin 2026’da da sürdürülmesini talep ediyor.
Piyasada Dolaşan Rakamlar
Ekonomi kulislerinde üç farklı senaryo konuşuluyor:
Temkinli Senaryo: Enflasyonun %30 civarında kalması durumunda, asgari ücretin net 28.000 TL’ye yükselmesi.
Orta Senaryo: Hükûmetin alım gücü kaybını telafi etme hedefiyle net 30.000 TL seviyesine çıkılması.
İyimser Senaryo: Sendika taleplerinin dikkate alınmasıyla 35.000 TL’ye yaklaşacak bir artış yapılması.
Her üç senaryo da asgari ücret beklentisi 2026 tartışmalarını canlı tutuyor. Ancak kararın, yıl sonuna kadar açıklanması bekleniyor.
Ekonomik Gerçekler ve Alım Gücü Dengesi
Vatandaş açısından asıl mesele, nominal artıştan çok reel alım gücü. Market fiyatları, kira artışları ve enerji giderleri, asgari ücret artışlarını hızla etkisiz hale getiriyor. Ekonomistler, bu noktada “Asgari ücretin yalnızca rakamsal olarak değil, yaşam koşullarıyla birlikte ele alınması gerektiğini” söylüyor.
Birçok uzman, asgari ücret beklentisi 2026 tartışmalarının sadece ücret düzeyine değil, vergi muafiyetleri ve sosyal yardımlar gibi destek politikalarına da odaklanması gerektiğini vurguluyor.
Dengeli, Adil ve Gerçekçi Bir Artış Beklentisi
Özetle, asgari ücret beklentisi 2026, hem çalışan hem de işveren cephesinde farklı kaygılarla şekilleniyor. Vatandaş geçim derdine çözüm isterken, işveren rekabet gücünü koruma çabasında. Ekonomi yönetiminin görevi, bu iki dengeyi sağlamak olacak.
Yıl sonuna doğru açıklanacak yeni ücret, yalnızca maaş bordrolarını değil, tüm ekonomik dengeleri yeniden belirleyecek. Şu anki tablo, 2026’da asgari ücretin 26 ila 28 bin TL aralığında olacağı yönünde güçlü sinyaller veriyor. Ancak kesin rakam, Aralık ayında yapılacak komisyon görüşmeleri sonrasında netleşecek.

