
TEMA Vakfı tarafından yapılan açıklamada, “Orman arazilerinin yüzde 54'ünde, meraların yüzde 64'ünde, tarım arazilerinin ise yüzde 58'inde erozyon söz konusu. Çünkü ormanlarımızın yarısı bozuk orman durumda, meralarımızın yüzde 70'inde yeterli bitki yoğunluğu bulunmuyor” denildi.
TEMA Vakfı açıklamasında toprağa yönelik sayısız tehdit olduğunun altı çizilerek, erozyon, kimyasal kirlilik, tuzlanma, asitleşme, mühürleme ve amaç dışı kullanımın bunlardan birkaçı olduğu vurgulandı. Toprağın, iklim değişiminden biyolojik çeşitliliğin korunmasına, su varlığından toplumsal barışa kadar birçok hizmet sunarak yaşam üretmeye devam ettiğine yer verilen açıklamada, tüketilen gıdanın yüzde 95'inin doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan geldiğine dikkat çekildi. Sağlıklı ve yüksek kaliteli gıdanın ancak sağlıklı topraklarda yetiştirilebildiğine yer verilen açıklamada, toprağın okyanuslardan sonra en büyük karbon deposu olduğuna işaret edildi.
“TOPRAK YOKSA SU DA YOK”
Toprakta meydana gelen çok küçük değişimlerin bile atmosfer ve küresel ısınma üzerinde devasa etkileri olabildiğinin ifade edildiği açıklamada şu hususlara yer verildi: “Dünya topraklarından 66 milyar ton karbon sadece yapılaşmanın yol açtığı nedenlerle atmosfere salındı. Günümüzde yüz milyonlarca insan su kıtlığı yaşıyor, 2025 yılında bu rakamın 3,5 milyar insanı bulması bekleniyor. Suyun en iyi depolanacağı yer toprağın içidir, depolamanın kapasitesi ise toprağın sağlığına bağlıdır. Su sıkıntısı çekilen alanlar, toprak bozulumunun en fazla olduğu alanlardır. Toprak yoksa su da yok.”
“TOPRAKLARIN YÜZDE 90'INDA ORGANİK MADDE YETERSİZ”
Açıklamada, toprağı bereketli, ekonomisi güçlü, insanları mutlu bir ülke olunması için toprak bozulumunun önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı. Bozulmuş topraklar için iyileştirme çalışmalarının hızlandırılmasının önemine işaret edildi. Yapılacak çalışmalardan ilkinin toprak erozyonunun en aza indirilmesinin olduğu belirtilerek, “Türkiye'de orman arazilerinin yüzde 54'ünde, meraların yüzde 64'ünde, tarım arazilerinin ise yüzde 58'inde erozyon söz konusu. Çünkü ormanlarımızın yarısı bozuk orman durumda, meralarımızın yüzde 70'inde yeterli bitki yoğunluğu bulunmuyor” ifadeleri kullanıldı.
“TARIM ALANLARI HIZLA KAYBEDİLİYOR”
Yanlış arazi kullanımı ve hatalı tarım tekniklerinin yol açtığı sıkıntılara işaret edilen açıklamada, toprak kalitesini artıran en önemli unsur olan organik madde içeriğinin de hızla kaybedildiği belirtildi. Türkiye topraklarının yüzde 90'ında organik madde içeriğinin yetersiz olduğu belirtilerek, toprakların bu bakımdan zenginleştirilmesi gerektiği dile getirildi. Toprak kirliliği, asitleşme ve tuzlanmanın de önlenmesi gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, fosil yakıtların oluşturduğu kirlilik, yanlış ve fazla kullanılan gübreler, bitki koruma amaçlı kimyasallar, arıtılmadan kontrolsüz şekilde doğaya salınan atıkların topraklar üzerinde ciddi tehditler yarattığı ifade edildi. Açıklamada, “Tarım alanları kentleşme, sanayileşme, turizm gibi nedenlerle hızla kaybediliyor. Bu alanların büyük bölümü kentlerin çevresindeki birinci ve ikinci sınıf verimli tarım alanlarıdır” ifadelerine yer verildi.
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının küresel ölçekte herkese hatırlattığı en önemli unsurlardan birinin sağlıklı yaşam için gıda güvencesine, tarımsal üretime, tarımsal üretim için de verimli tarım topraklarına duyulan ihtiyaç olduğunun kaydedildiği açıklamada, bu nedenle toprak bozulumuna karşı önlemler almanın hem bugünün hem de gelecek kuşakların haklarını koruyabilmek için herkesin ortak sorumluğu olduğunun altı çizildi. Cengiz GÜNER

