
Eğitim-İş Sendikası Balıkesir Şube Sekreteri Serap Müjdeci Gökgün, yaptığı açıklamada gerekli adımların atılmaması halinde korona virüsün kuluçka alanının eğitim olacağını söyledi.
Dünya ülkelerine kabus gibi çöken Korona salgınının, ekonomiyi ve siyasi rantı insan hayatından daha önemli tutan iktidar anlayışı nedeniyle ülkemizdeki tablonun daha da kötüleşeceğinin sinyallerini verdiğini belirten Eğitim-İş Sendikası Balıkesir Şube Sekreteri Serap Müjdeci Gökgün, açıklamasında; “Kendisine yaşamı boyunca dolaylı ve direkt olarak vergi veren yurttaşlara bir ay bile bakamayan, bir de üstüne 10 lira isteyen zihniyet, ne yazık ki eğitim alanında da aynı basiretsizliği, çözümsüzlüğü sergilemektedir” dedi.
“ÖĞRETMEN EĞİTİM SEMİNERLERİNDEN VAKA HABERLERİ GELİYOR”
Pandemide eğitimin nasıl sürdürüleceğine ve alınacak önlemlere dair MEB'in yaptığı açıklamaların, Hazine'den kendisine ek bütçe verilmemesi ve MEB'in bu konuda basiretsiz davranması nedeniyle havada kaldığını öne süren Gökgün, gelinen noktada; Online olarak yapılabilecekken, itirazlarına rağmen fiili olarak yapılması kararlaştırılan öğretmen eğitim seminerlerinden de vaka haberlerinin geldiğini belirtti.
“ÖĞRETMENLERİN ASLİ GÖREVLERİ DIŞINDA ZORUNLU GÖREV VERİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”
Öğretmenlere, Kaymakamlarca filyasyon görevlerinin dayatılmaya devam edildiğini, kronik hastalığı bulunan, hanesinde yaş itibariyle risk grubunda olan insanlarla yaşayan öğretmenlerin bazılarının, ancak gönüllülük esasıyla yapılabilecek bu görevlendirmelere zorlandığını kaydeden Gökgün, “Öğretmenlerin asli görevleri dışında zorunlu görev verilmesi kabul edilebilir olmadığı gibi uzmanlık alanı dışındaki görevlerde yaşanacak sorunların telafisi de mümkün olmayacaktır. Bakanlık öncelikle öğretmenlerine sahip çıkmalıdır. Bu zorlamaların önüne geçilmesi için diğer bakanlıklarla gerekli görüşmeleri yapmalı, gönüllülük esasına göre yapılması gereken görevlerle ilgili kamuoyunu ve eğitim çalışanlarını bilgilendirmelidir” diye konuştu.
“HİJYENİN NASIL SAĞLANACAĞI SORUSU, CEVAPSIZ”
Eğitim-İş olarak defaten uyarmalarına rağmen okullara kalıcı, kadrolu temizlik personelleri sağlanmadığını belirten Gökgün, bu haliyle okullarda hijyenin nasıl sağlanacağı sorusunun cevapsız biçimde önlerinde durduğunu söyledi.
Gökgün, açıklamasında sınıfların seyreltilerek, öğrencilerin vardiyalara bölünerek yüz yüze eğitim verilecekse, ortaya çıkacak öğretmen açığının nasıl kapatılacağının da belirsiz olduğunu kaydetti.
Pandemiden önce bile açıkladığı raporlarla öğretmen açığı bulunduğunu itiraf eden MEB’nın, bu koşullara rağmen hala ek öğretmen ataması yapmadığını vurguladı.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un dilinden düşürmediği online eğitimin de altyapısının sağlanmadığını anlatan Gökgün, “Daha önce uyardığımız üzere, eğitimde fırsat eşitliği ilkesi nedeniyle her öğrenciye ücretsiz internet ve tablet ya da bilgisayar sağlanması hususunda herhangi bir adım atılmamıştır. Bakanlık bu konuda üç maymunu oynamaktadır. Üyelerimizden aldığımız bilgiye göre genel olarak her sınıftan ancak 4-5 öğrenci online eğitime düzenli katılmaktadır. Her sınıfta en az 30 öğrenci olduğu düşünüldüğünde, öğrencilere teknolojik imkanlar tanınmazsa bir eğitimden söz edilemeyeceği daha net görülmektedir” diye konuştu.
“EĞİTİM-İŞ OLARAK UYARIYORUZ”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, hala okulların açılıp açılmayacağına, yüz yüze eğitim verilecekse bunun pandemi açısından nasıl organize edileceğine, online eğitim verilecekse bu altyapı ve imkan eksikliklerinin nasıl giderileceğine, okulları ve içindekileri salgından nasıl soyutlayacağına net cevaplar veremediğini kaydeden Gökgün, şöyle devam etti:
“Eğitim-İş olarak uyarıyoruz; bu belirsizlik, bu basiretsizlik eğitimcilerin, öğrencilerin, velilerin ve dolayısıyla tüm toplumun sağlığını riske atmaktadır. Tek bir yurttaşımızın sağlığı dahi, hükümetin her şey yolunda imajı verme çabalarından kıymetlidir. Bakanlığı demircinin hınk deyicisi olmayı bırakıp, eğitim bekçiliğine soyunmaya, ikazlarımızı dikkate alarak rasyonel ve net kararlar vermeye, bu kararlara gereken bütçe açısından ihtiyacı karşılayacak talepkar olmaya çağırıyoruz. Yoksa çok geç olacak.” Cengiz GÜNER

