Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Balıkesir Şube Başkanı Şenol Özcan, Bankaların ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin takipteki borçlu sayısını az gösterdiğini öne sürdü.
Özcan, açıklamasında çiftçinin önemli bir kısmının borcunu ödediğinin söylendiğine de dikkat çekerek, “Gerçek şu ki çiftçi, kredi verilen kuruluşa çağrılıyor, borcunun faizi alınarak borcu devam ettiriliyor” dedi.
Kredi kuruluşlarının kendi bünyelerinde bu borçları yüksek faizlerle yapılandırdığına dikkat çeken Özcan, “Takipten çıkan bu borçlar ödenmiş gibi görünüyor. Halbuki borç ödenmemiştir. Çiftçinin üretimden elde ettiği geliri dikkate aldığımızda, yüksek faizlerle yapılandırılan bu borçların geri ödenmesi mümkün de değildir” diye konuştu.
“AİLE İŞLETMELERİNİN AYAKTA KALABİLMELERİ İÇİN POZİTİF AYRIMCILIK YAPILMALI”
Özcan, açıklamasında, çiftçinin ödeyemediği için takibe düşen borçları ile yüksek faizle yapılandırdığı borçlarının faizsiz olarak uzun vadeye yayılmasını talep etti.
“Çiftçinin yüksek faizle borçlanmadığı özel banka kalmadı. Çiftçi borçları, 2019 Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değerinin yüzde 50’sine yaklaştı” diyen Özcan, şu taleplerde bulundu: “Aile işletmelerinin ayakta kalabilmeleri için pozitif ayrımcılık yapılmalı, daha düşük faizle kredi kullanması sağlanmalı. Bu işletmeler destekleme bütçesinden daha fazla pay almalı. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçinin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalı. Tarım Kredi Kooperatifleri faizlerini Ziraat Bankası seviyelerine çekmeli. Kredi kullanımında bankalar, masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin maliyetini artıran taleplerde bulunmamalı.”
“ÜRÜNLERDE DE SIKINTI YAŞANACAK”
Tarım sektörünün 2020 değerlendirmesini yapan Şenol Özcan’ın açıklamasındaki diğer satırbaşları şöyle: “Salgının gölgesinde geçen 2020, çiftçi için zor bir yıl oldu. Pandemi sürecinde diğer sektörlere sağlanan desteklerden mahrum olunmasına rağmen bu sınav başarıyla verildi. Tarım sektörü, işsizliği 2.2 puan düşürerek yüzde 14.9’dan yüzde 12.7’ye çekti. Enflasyonun yüzde 14 olduğu bir ortamda yüzde 41’leri geçen girdi fiyat artışları kabul edilebilir olmadığı gibi sürdürülebilir de değil. Kuraklık böyle devam ederse ilkbaharda ekilecek, suya daha çok ihtiyaç duyan ürünlerde de sıkıntı yaşanacak. Kuraklığın boyutları artarsa paramız olsa bile tarlada ve marketlerde ürün bulamaz hale gelebiliriz. Artan elektrik fiyatları üretimin sürdürülebilirliği için büyük bir tehdit unsuru halinde geldi. Devam eden kuraklık nedeniyle cazibe suya ulaşması mümkün olmayan çiftçilerimiz daha çok yeraltı suyunun daha derinden çekilmesine ihtiyaç duyacak, bu da elektrik maliyetini çok fazla yükseltecek. Zaten elektrik fiyatlarının yüksekliği nedeniyle üretimde zorlanan çiftçiler üretimden tamamen uzaklaşabilir. Toprağın düşük maliyetli suyla buluşması sağlanmalı.” Cengiz GÜNER
