
Eğitim-İş Sendikası Balıkesir Şube yönetimi tarafından yapılan açıklamada, 8 Mart 1857’de tekstil işçisi kadınların “Eşit İşe Eşit Ücret” için yükselttikleri direniş bayrağının kanla bastırılmasının yıldönümü olduğu hatırlatıldı.
8 Mart’ın bu mücadele geleneği özgürlük ve eşitlik talepleri ile sokağa çıkan emekçi kadınlar, tarafından sürdürüldüğünü, 1910 Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Alman İşçi Hareketi’nin kadın önderi Clara Zetkin’in önerisiyle, 8 Mart emekçi kadınların yiğit mücadeleleri anısına Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan edildiğinin ifade edildiği açıklamada şu hususlara yer verildi:
“O günden beri tüm dünyada, 8 Mart Emekçi Kadınların sömürüye, baskıya ve eşitsizliğe karşı öfkelerini haykırdığı mücadele günü olarak anılmaktadır. Ancak aradan geçen 165 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalmaktadır.
Kadın cinayetleri giderek artmış, katillerin sadece takım elbise giydiği için ceza indirimleri alması, bu artışta hatırı sayılır bir rol oynamıştır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken, aradan geçen 20 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır.
Kadına şiddet oranlarında, insanlığın utançtan boynunu bükeceği kadar büyük bir artış yaşanmıştır.
Tehdit aldığını, canından endişe duyduğunu devletin kolluk kuvvetlerine bildiren kadınların bile katledilmesi, umursamazlığın acı göstergeleri olmuştur.
Türkiye, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 21,6 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 38’dir. Kadınların uğradığı tacizler ve cinsel saldırılar da maalesef artık kanıksanır hale gelmiştir.
Tecavüzlere bile "orada ne işi vardı?" diye yorum yapan karanlık bir güruh türemiştir.
2022 Türkiye'sinde kadınlar, maruz kaldıkları cinsel saldırıları duyurup, yargıya taşıyacakken bile hedef olmaktan korkar hale gelmiştir.
Acilen İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun etkin bir biçimde uygulanmalı, Kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalı, Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmeli, Kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalı, Kız çocuklarının okullaşma oranını artıracak önlemler alınmalı, Biz inanıyoruz ki gerçek bir demokrasi, kadın erkek eşitliği sağlanmadan gerçekleşemez.
Kadınların hayatın her alanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, her türlü şiddetin ortadan kalktığı, kadın cinayetlerinin son bulduğu, çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk istismarının olmadığı bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz! Yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceğine inanıyoruz, yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!” Cengiz GÜNER