
Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, 1 Haziran Dünya Süt Günü’nde yaptığı açıklamada Dünya'da ve Türkiye’de, sağlıklı süte erişimin kolaylaştırılarak, daha fazla tüketilmesi gerektiğini söyledi.
1 Haziran Dünya Süt Günü’nde açıklama yapan Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, sütü mucizevi bir gıda olarak nitelendirdi. Sütün insan sağlığının gelişimi için önemli olduğuna dikkat çeken Başkan Tanrıkulu, "Süt tüketiminin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmesine rağmen yeterli değil. Süt tüketiminde gıda güvenliği de önemli” dedi.
“SÜT MACİZEVİ BİR GIDA”
Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu “Dünya Süt Günü; sütün insan beslenmesindeki önemini, ekonomiye ve toplumsal hayata katkılarını hatırlamak için önemli bir fırsat.
Mucizevi bir gıda olan süt, her yaştaki insanın beslenmesinde büyük önem taşımaktadır. Süt, insanın bedensel, zihinsel gelişimi için en temel, en kolay ulaşılabilen gıda olmasının yanı sıra üretim süreciyle de düzenli ve sürekli bir ekonomik kaynak yaratarak toplumsal refaha katkı sağlayan bir ürün. Çiftlikten işleme tesislerine kadar süt sektörü ulusal ekonomilerin ve bireysel geçim kaynaklarının ayrılmaz bir parçası olup, süt endüstrisi dünya çapında yaklaşık 1 milyar insanın geçimini sağlamaktadır.
“SÜT ÜRETİMİ DÜŞÜYOR”
TÜİK’e göre ülkemizde 2020 yılında yaklaşık 23,5 milyon ton olan süt üretimi 2021 yılında 23,2 milyon tona geriledi. Artan nüfus ve tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler süt talebinde de artışlara neden olduğu göz önüne alındığında kişi başına düşen süt miktarında bir azalma olduğu görülmektedir. 2022 yılının ilk üç ayında, toplanan inek sütü miktarı yüzde 3, içme sütü üretimi yüzde 10,1, peynir üretimi yüzde 6 azalmıştır. Ülkemizde çiğ süt üretimi denilince inek sütü üretimi akla gelmektedir. 2021 yılında üretilen sütün yüzde 92,1’i inek sütüdür. Ancak; 2021 yılında bir önceki yıla göre büyük baş hayvan varlığı da binde 64 oranında azalarak, 17 milyon 850 bin 543’e düşmüştür. Rakamlar büyükbaş hayvancılıkta ve süt üretiminde sıkıntılı bir sürece işaret etmektedir” dedi.
“SÜT FİYATINDAKİ ARTIŞ YETERLİ OLMADI”
Başkan Tarıkulu, şöyle devam etti:
"18 Mart 2022 tarihinde 1 Nisan 2022’den itibaren geçerli olmak üzere kalite esaslı soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatı 5,70 TL/Litre olarak belirlenmişti. Destek de 1 TL idi. 15 Mayıs 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatı 7,50 TL/Litre olmuş, destek miktarı ise, 0,20 TL’ye düşmüştür. Destek de dahil edildiğinde süt fiyatı 6.70 TL/Litreden 7,70 TL/Litreye çıkmıştır. Artış; yüzde 14,92’dir.Son aylardaki enflasyondaki artış dikkate alındığında bu düşük bir orandır. Markette ise 1 litre sütün satış fiyatı 15 TL’den başlamaktadır.
“GÜNDE EN AZ 2 SU BARDAĞI SÜT TÜKETİLMELİ”
Dünya, hızla artan küresel nüfusu beslemenin zorluklarıyla boğuşurken gıda üretimi ve tüketimiyle ilgili başlıca endişe, dünyayı sürdürülebilir bir şekilde ve sağlıktan ödün vermeden beslemek için yeterince gıda üretiminin sağlanmasıdır. Çocuklar, hamileler ve bebeklerini emziren kadınlar, yaşlılar başta olmak üzere her yaş grubu için, süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarda tüketimi insan sağlığı açısından büyük önem arz etmekte olup yeterli ve dengeli beslenme için günde en az 2 su bardağı süt içilmesi tavsiye edilmektedir. Ancak ülkemizde süt tüketimi kişi başına yılda ortalama 24-26 litre ile oldukça yetersiz bir durumdadır.
“SÜTTE DE GIDA GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ”
Bütün gıdalarda olduğu gibi, gıda güvenliği yaklaşımı ve kuralları süt tüketimi için de geçerlidir. “Çiftlikten sofraya güvenli gıda” yaklaşımının gereği için bütün önlemlerin alınması son derece önemli ve değerlidir. Gıdaya erişimin esas olduğu bir toplumda gıda güvencesinin de süt tüketimi açısından sağlanması gerekir. Süt tüketiminin arttırılması için erken yaşlardan başlayarak sütün insan sağlığı için öneminin toplumun her kesiminde vurgulanması önem arz etmektedir. Erken yaşlarda başlayan süt içme alışkanlığının hayatın bütününe yayılmasını sağlayacak etkinliklere ve sektörler arası işbirliğine ihtiyaç vardır.
“HAYVANCILIĞA YATIRIM YAPILMALI”
Ülkemizde süt ürünleri sektörü ciddi oranda bir istihdam kaynağı oluşturmakta olup, süt ve süt ürünleri sektöründe kamu otoritesinden onaylı ve denetimli 2000’in üzerinde işletme faaliyet göstermektedir. 50 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamanın yanı sıra 200 bin çiftçi, 200 bin satış noktası ve 50 bin nakliyeci de süt ve süt ürünleri sektöründen ekmek yemektedir. Ancak buna rağmen üretilen çiğ sütün yarısı kayıt dışı işlenmektedir. Sağlıklı bireyler güvenli süt üretimine kişi başı yılda en az 300 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketme hedefine ulaşmak için, yeterli hayvan kaynağına sahip olabilmeliyiz. Dolayısıyla her koşulda, öngörülen nüfusumuzun süt ve hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayımızı ve verimliliğini artırmak, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmak şarttır.
“TÜRKİYE’Yİ DOYURAN İL ÖZELLİĞİMİZİ KAYBEDİYORUZ”
Ülkemizde Süt/Yem paritesi dengelenmediği, sektörde belli bir disiplin sağlanamadığı sürece süt sığırcılığı kan kaybetmeye devam edecektir.
Süt üreticileri artan yem maliyetleri ve işletme giderleri altında ezilerek bu zahmetli ve zor üretimden ya vazgeçmekte ya da kapasitelerini düşürmektedir. Bu bağlamda Balıkesir’de de inek sayımız hızla azalmakta 'Türkiye'yi doyuran il' sloganımız anlamını kaybetmektedir. Hem ülkemiz hem de ilimiz için stratejik bir konumu olan süt sektörünün sorunları ivedilikle ele alınmalı, ilgili bütün kurumlar böylesi stratejik önemi olan bir sektörü yeniden canlandırması için gerekli adımları atmalıdır.
Yem dışında üretim maliyetlerini önemli ölçüde etkileyen akaryakıt, sağım hane elektriği, işçilik-sigorta gibi giderler konusunda acil önlemler alınmalıdır. Ulusal Süt Konseyinin yapısı revize edilerek, etkinliği artırılmalıdır.
“SORUNLARI GÖZARDI EDEMEYİZ”
Üzülerek ifade etmek gerekir ki süt üreticilerinin son zamanlarda içinde bulunduğu durum içler acısı bir halde olup tabiri caizse ölümü bekleyen bir hasta konumundadır. Korkumuz odur ki bir an önce gerekli tedbirler alınmaz ise mevcut hastaya müdahale edilmeden hastanın kaybedilmesi veya tedaviye geç kalınması sebebiyle geri dönüşümü zor olan kalıcı hasarlar oluşmasıdır. Ülkemizin istihdamında, beslenmesinde, sağlıklı bireyler yetiştirilmesinde ve birçok alanda kritik öneme sahip belki bir savunma sanayi kadar stratejik bir önem arz eden bu sektördeki sorunları göz ardı edemeyiz.”