BIST 100
10.720,36 -0,06%
DOLAR
41,8190 0,19%
EURO
48,6128 0,45%
GRAM ALTIN
5.404,54 1,25%
FAİZ
40,01 -0,25%
GÜMÜŞ GRAM
67,45 1,90%
BITCOIN
112.211,00 -1,86%
GBP/TRY
55,8959 0,45%
EUR/USD
1,1619 0,48%
BRENT
62,73 -3,82%
ÇEYREK ALTIN
8.836,42 1,25%
Balıkesir Az Bulutlu
Balıkesir hava durumu
8 °
  • ANASAYFA
  • GÜNCEL
  • “Sokak hayvanlarının yaşattıkları sorun giderek artıyor”

“Sokak hayvanlarının yaşattıkları sorun giderek artıyor”

avrupada-neden-sokak-hayvani-yok-4n7t

Sokak hayvanlarının yaşattıkları sorunların, her geçen gün daha ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çeken Veteriner Hekimler Odası Balıkesir Şube Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, “Alman merkezli istatistik şirketi Statista, dünyada her yıl yaklaşık 35 bin insanın köpek saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladı.

Tanrıkulu, "Şirket raporuna göre sivrisinek, insan ve yılandan sonra dünyadaki en ölümcül canlı köpektir. Her yıl dünya çapında on milyonlarca köpek saldırısı ve ısırığı vakası meydana gelmektedir. Buna paralel bir şekilde ülkemizde de köpek sayısı sürekli bir artış göstermektedir. Tahmini olarak ülkemizde 5 milyon civarında kuş, kemirgen ve akvaryum sahipleri vardır. Kedi, köpek ile beraber kabaca 10 -12 milyon kişi evinde kuş, kedi, köpek vs. ev hayvanına sahip" dedi.

Türkiye’de hayvan sevgisi ve koruma bilinci gelişmiş insan oranının kabaca yüzde 20 civarında olduğunu belirten Tanrıkulu, “Sokaklarda yaşayan  köpek sayısı, Dünya Sağlık Örgütüne göre insan nüfusunun yüzde 10’na karşılık gelmektedir. Bu sayının yüzde 75’nin sahipsiz olduğu düşünülmektedir. Bugün dünyada 900 milyondan fazla köpek bulunduğu tahmin edilmekte, bunun büyük çoğunluğu sokaklarda  yaşamaktadır. Türkiye’de ise 6,5 milyon civarı sahipsiz köpek varlığı tahmin edilmektedir” dedi.

"Her yıl 200 binden fazla insan ısırılıyor"

TBMM Meclis Araştırma Komisyonu tarafından yayınlanan raporda, yerel yönetimler tarafından 2004-2019 arası sahiplendirilen hayvan sayısının 363 bin 358 olmasına rağmen sokakların köpeklerle dolu olduğunu ifade eden Hüdayi Tanrıkulu, “Türkiye’de tüm yerel yönetimler tarafından kurulmuş toplam 91 bin 955 hayvan kapasiteli 254 hayvan bakım evi bulunmaktadır. Birçok belediyede Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde yılda yaklaşık 250 bin kuduz riskli temas bildirimi yapılmakta olup yılda ortalama 1-2 kuduz vakası görülmektedir. Kısaca Türkiye’de her yıl 200 binden fazla insan, sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayıp, ısırılmaktadır” diye konuştu.

"Hayvanseverlerin çalışmaları yetersiz kalıyor"

Günümüzde toplumun bir kesiminin hayvanları yaşamın bir parçası olarak değerlendirirken başka bir kesimin de  onları kendileri için bir tehdit unsuru olarak gördüğünü anlatan Veteriner Hekimler Odası Balıkesir Şube Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, “Toplumumuzdaki bu farklı bakış açıları hem insanların hem de sokak köpeklerinin korunması için doğru çözümleri ortaya koymaya engel teşkil etmektedir. 5199 sayılı Kanun, sokak köpeklerinin kontrolü ve korunması ile ilgili ciddi hükümler içeriyor olmasına rağmen, aynı kanunun alt yapısı kurulmadan, plansız ve programsız şekilde uygulanıyor olması aslında hem hayvan, hem insan refahını ve hem de halk sağlığını tehdit etmektedir. Kanunun yayımlanmasından bugüne uzun yıllar geçtiği halde; organizasyon ve bütçe eksikliği, yeterli sayıda veteriner hekim ve yardımcı personel istihdam edilmemesi gibi çeşitli nedenlerden ötürü hala çoğu ilçe ve belde belediyesi hayvan bakımevi kurmamıştır. Hayvan severlerin iyi niyetli çalışmaları da yetersiz kalmaktadır. Kırsal alanda ise konu tamamen sahipsizdir” dedi.

"Orta vadede çözülebilecek bir konu"

Bilimin ve aklın rehberliğinde hareket edilmesi durumunda ülkemizde sokak hayvanlarının kontrolü, hayvan hakları ve hayvanların korunması sorunu kararlı şekilde uygulamaya konulacak bir programla orta vadede çözülebilecek bir konu olduğunu dile getiren Tanrıkulu, şunları söyledi: “Sahipsiz sokak hayvanlarından geçen direkt temas ile dışkı-idrar temasıyla, pire-kene-sinek gibi vektörlerle geçen çok sayıda hastalık vardır. Isırık-tırmalamaya bağlı yara enfeksiyonları, Kedi Tırmalama Hastalığı, Tularemi, deride ya da sistemik gelişen Mantar, Uyuz, Kampilobakter, E.coli, Salmonella, Yersinia, Ekinokok, Toksoplasma, Kancalı kurt, Toksokara, Giardia, Bordetella, Klamidya, Brusella, Lyme, Erlişya, Anaplasma, Leishmania, Tüberküloz, kedi köpeklerden geçen sayısız hastalıkların başlıcalarıdır.

"Sahipsiz köpekler herkesin sağlığını riske atıyor"

Sahipsiz köpekler toplumda herkesin sağlığını riske atmaktadırlar. Örnek olarak ülkemizde küçümsenmeyecek oranda görülen kist hydatik hastalığının en çok topraktan bulaştığı ortaya konmuştur. Çünkü köpek dışkısı ile atılan bu parazitin yumurtaları toprakta ve soğukta 1 yıl gibi bir süre canlı kalabilmektedir. Rüzgarla, yağmurla yayılıp gıda olarak tükettiğimiz sebzelere kontamine olmakta ve iyi yıkanmamış bu ürünleri tüketmek suretiyle insanları enfekte etmektedirler.

Tüm bu hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, sahipsiz sokak hayvanları konusunda veteriner hekimin öneminin sadece kısırlaştırma ve üremenin kontrolü  ile sınırlı olmadığı  ortaya çıkmaktadır. Veteriner hekim; tüm hayvan türlerinin sağlık ve refahı, hayvanlardan geçen hastalıkların önlenmesi, hayvansal gıdaların güvenirliği ve kontrolü için  tıbbi bilgi ve yasal yetkiye haiz kişidir.

"Kısırlaştır ve aldığın yere bırak yöntemi"

Zoonozlarla mücadele, hastalık taşıyan vektörlerle mücadele, çevre sağlığı, insan sağlığı, hayvan sağlığı, hayvansal üretim, gıda güvenliği, hayvan refahı, hayvan ıslahı gibi direkt sorumluluk alanları dışında, pet hayvanlarının sağlığa olumlu etkisiyle insan ruh sağlığının iyileştirilmesi, çocuk gelişimi, yaşam hakkına saygılı toplum şekillendirilmesi gibi  görev alanları da vardır. Çoğu kişinin hayvan tedavi eden kişi olarak sınırlı bir alanda tanımladığı Veteriner Hekim, objesi hayvan olsa da insan sağlığının kilit noktasıdır. 1990’lara kadar sokakları köpeksizleştirmek için yakala-öldür politikası uygulandı. Geçmişten günümüze sahipsiz sokak hayvanlarının kontrolü için kullanılan yöntemler arasında dikkat çekenler şunlardır: Avrupa’da özellikle popülasyon az olduğu ülkelerde uygulanmış olan ancak günümüzde şiddetle karşı çıkılan kitlesel itlaf. Günümüzde yine şiddetle karşı çıkılan ve aynı zamanda etkisizliği ortaya konmuş olan yerel itlaf. Popülasyonun az olduğu ülkelerde ve çoğunlukla gelişmiş ülkelerde uygulanan barınağa al sahiplendir, sahiplendiremiyorsan uyut yöntemi. Popülasyonun yoğun olduğu ülkeler için önerilen kısırlaştır ve aldığın yere bırak yöntemi.”

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?