BIST 100
10.971,52 1,24%
DOLAR
42,0659 0,01%
EURO
48,5564 -0,03%
GRAM ALTIN
5.430,49 0,33%
FAİZ
40,01 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
66,20 0,46%
BITCOIN
107.527,00 -2,24%
GBP/TRY
55,3131 -0,06%
EUR/USD
1,1536 -0,01%
BRENT
65,20 0,66%
ÇEYREK ALTIN
8.878,85 0,33%
Balıkesir Sisli
Balıkesir hava durumu
10 °

Yüksel: Cezaevlerinde kapasite yetersizliği var

60697251_Z9kP3WZ3sX_HOLX7_DqdNkGUeF3Wh6bBqQ7hL0Zw4MI

Balıkesir Barosu Avukatlarından Ömer Faruk Yüksel, cezaevlerinin durumu, mahkumların hakları, cezaevlerindeki atölye ve kurslar hakkında konuştu. Avukat Yüksel, gerek Balıkesir’deki gerekse Türkiye’deki cezaevlerinde şu an için en temel sorunun özellikle yüksek güvenlikli cezaevlerinde kapasite yetersizliği olduğunu söyledi.

Balıkesir Barosu Avukatlarından Uzman Arabulucu Ömer Faruk Yüksel, cezaevlerindeki kapasite sıkıntısının Balıkesir’de de görüldüğünü söyledi. HABERCİ’ye konuşan Yüksel, “L tipi olarak adlandırılan Ceza İnfaz Kurumu yapılarında bulunan hükümlü ve tutuklular, 7 kişilik dubleks koğuş ünitelerinde bireysel odaya sahipler. Ünitenin ayrıca ortak yaşam alanı ve avlusu var. Ama gelinen noktada, mahkum sayısının fazlalığı ve infaz kurumlarındaki kapasite yetersizliği neticesinde bambaşka bir durum ortaya çıkıyor. Bugün için 7 kişilik tasarlanan bu koğuşların bazılarında mevcudun 40 ya da 50’yi bulabildiğini söylemek mümkün” dedi.

“GENÇ KESİM DOYMUYOR”

Yüksel, açıklamasında Cezaevlerinde mahkumlara verilen yemekler konusunda da açıklamada bulundu. Cezaevlerinde tutuklu ve mahkumlara verilen yemekler konusunun çok spesifik bir konu olduğunu anlatan Yüksel, “Çünkü 4 kişilik bir ailenin gündelik yaşamında evin 17 yaşındaki oğlu ile 50 yaşındaki annesinin tüketeceği ekmek ve doyacağı porsiyon miktarı farklılığı, aynı şekilde Ceza İnfaz Kurumlarında da söz konusu. Sözgelimi 18 yaşındaki mahkuma bir ekmek bir öğünde yetmezken, 70 yaşını geçmiş bir mahkum bir ekmekle günün 3 öğününü geçirebiliyor. Böyle bir durumda, Cezaevlerinde belli bir kesim dağıtılan iaşe miktarından memnuniyet duyuyor. Belli ve özellikle de genç kesimin şikayetçi olduğunu duyuyoruz. Bu durum, mahkumlara idare tarafından 3 öğün yemek dağıtılan yüksek güvenlikli Cezaevlerinde ortaya çıkıyor. Halen ilçelerde varlığını sürdüren az mahkumlu küçük ölçekli Cezaevlerinde, hükümlü ve tutuklular, koğuşlarında kendi imkanlarıyla yemeklerini yapıyorlar. Gıda alışverişlerini ise kendi bütçelerinden cezaevi idaresi aracılığıyla sağlıyorlar. Bugün için mahkumlara yemek dağıtılan donanımlı Cezaevlerinde iaşe miktarı KDV dahil 112 lira. Geçtiğimiz yıl bizler bu konuda çok mücadele verdik. Enflasyonun ve gıda fiyatlarının hızla tırmandığı bir süreçte, ister istemez 40 liralık, 50 liralık günlük iaşe miktarlarıyla hükümlü ve tutukluların sağlıklı beslendiğinden söz etmek mümkün değildir. Gelinen noktada, iaşe miktarındaki artışa bağlı porsiyon miktarında ve yemek kalitesinde oluşan artış, koğuşlarda da memnuniyetle karşılanıyor. Ceza İnfaz kurumlarında sadece sağlıklı mahkumlar kalmıyor. Sağlık, Cezaevlerinde çok çok önem arz eden bir konu. Ceza ve İnfaz Kurumlarının bu anlamda kronik rahatsızlığa bağlı özel beslenme gereksinimi olan mahkumlara diyet menü temin ediyor” diye konuştu.

“YASA ÇOK ESKİ”

Yüksel, iaşe bedellerinin mahkûmlardan tahsili konusuna da dikkat çekerek, “Bu konuda 2548 sayılı çok eski bir kanun var. Yasa, her mahkumun Cezaevinde bulunduğu sürece yiyecek bedelini ödeyeceğini hüküm altına almış. Bu bedeller, Cezaevleri idarelerince altı ayda bir bordro yapılmak suretiyle tahakkuk olunup mahkumlara tebliğ ediliyor. Cezaevi yiyecek bedelinin tahakkukundan sonra dikkat edilecek en önemli husus kişinin ödeme gücünün bulunup bulunmadığının araştırılması hususudur. 2548 sayılı Kanun ‘Tahakkuk ettirilen yiyecek bedelinin mahkumun belirttiği adrese tebliğ edilmesinin ardından ödeme gerçekleşmezse ilgili Savcılık kişinin ödeme gücünün olup olmadığını araştırmakla yükümlüdür’ diyor. Yani ödeme gücü olmadığı tespit edilen mahkumlardan bu bedelin tahsili yoluna gidilmiyor. Aslında Anayasamızın ve tarafı olduğumuz İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin kişi haklarıyla ilgili hükümlerinin de bir gereğidir bu” dedi.

“İŞ YURTLARININ VARLIĞI ÇOK ÖNEMLİ”

Yüksel, cezaevlerindeki atölye ve kurslarla ilgili şu bilgileri verdi: “Pandemi süreci öncesi Ceza İnfaz Kurumlarındaki İş yurdu, atölye ve kurslar çeşitlilik ve faaliyet açısından oldukça önemli bir noktadayken, pandemiden sonra bu konuda ciddi bir ivme kaybedildi.

Örneğin Balıkesir Açık Cezaevi’nin faal atölyelerinden pandemi sonrası işlerliği korunabilen sadece üçü kaldı. Ekmek fırını, metal-slim montaj ve plastik doğrama imalat atölyeleri. Tabi bunda covid-19 izni ile mevcudun önemli ölçüde azalmış olmasının payı var. Zaman içerisinde muhakkak artacaktır. Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tekstil atölyesi ve yarı değerli taş işleme atölyesi aktif halde çalışıyor. Bu iş yurtlarının varlığı, haliyle bünyesinde çalışan mahkumlar için maddi ve manevi açıdan çok önemli.  Bunlar haricinde manevi rehberlik, arıcılık, bağlama gibi kurslar da mevcut. Ancak kurumdaki hüküm tutuklu sayısı kapasite üstü olduğundan kurslardan herkesin faydalanabilmesi biraz zor. Aslında bu noktada, cezaevi idarelerinin eğitimci taleplerinin özellikle Halk Eğitim Merkezleri tarafından ciddi şekilde değerlendirilmeli. Yabancı dil, mesleki eğitim, sosyal kültürel aktiviteler ve daha pek çok konuda kurs sayısı arttırılarak, hükümlü ve tutukluların hem tahliyelerinden sonra sosyal ve ekonomik hayata adapte olmalarına yardımcı olmak, hem bir zanaat sahibi olmalarını sağlamak, hem de ceza infaz kurumunda dahi olsa insan faktörünü üretime dahil ederek onların işe yarar birer birey oldukları bilincini kazandırmak amacına erişebileceğimiz kanısındayım.” Cengiz GÜNER

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?