
Gökyüzü dolunayla parladığında, içimizde sakladığımız şeyler de birer birer yüzeye çıkar. Bu Kunduz Dolunayı da öyle… Işığını sadece gökyüzüne değil, ilişkilerimizin karanlık noktalarına da tutuyor.
Bu dönem, kimlerin bizden beslenip kimlerin bizimle gerçekten birlikte yürüdüğünü anlamamız için bir dönüm noktası gibi.
Bazı insanlar vardır; onlara iyi davranırsın, destek olursun, hatta kendi huzurunu feda edersin… Ama onlar için asla yeterli olmazsın.
Çünkü tatminsizlik, bir karakter bozukluğu değil, bir bilinç eksikliğidir.
Ve bu dolunay, işte tam da o bilinçsiz bağları koparmanın zamanı.
Enerji vampirleri bu dönemde daha görünür hale gelir.
Onlar için sen bir “insan” değil, bir enerji kaynağısındır.
Sürekli senden daha fazla isterler: ilgi, sevgi, anlayış, açıklama…
Sen verdikçe, boşlukları daha da büyür.
Dolunayın ışığında bu ilişkilerin yüzeyde parlayan ama içten içe çürüyen kısımlarını fark edebilirsin.
Ama korkma.
Kunduz Dolunayı bir yıkım değil, bir temizliktir.
Kunduz nasıl kışa hazırlanırken yuvasını güçlendirirse, sen de ruhsal alanını güçlendiriyorsun.
Artık “hayır” diyebilmenin, sınır koyabilmenin zamanı.
Unutma:
Rahatlık bir hak değil, bir armağandır.
Ve her armağan, hak ettiği kişiye verildiğinde anlam kazanır.
Bu dolunayda şunu söyle kendine:
“Ben artık herkesin şarj ünitesi değilim.”
Çünkü Kunduz Dolunayı senden, enerjini geri toplamanı ve içsel huzuruna sahip çıkmanı istiyor.

