
Merhaba Değerli okuyucularım bugün sizlere Balıkesir’de yetişmiş Balıkesirli Ünlü bir Şairimizi tanıtacağım.
Balıkesir (Karesi) kökenli olup şöhreti günümüze kadar gelmiş şairler arasında bulunan Râsih, 17. yüzyılın sonu ile 18. yüzyılın ilk yarısında yaşayan bir şair ve nesir yazarıdır . Osmanlı aristokrasisine mensup Zağanos Paşa’nın (Ö.1481) torunlarındandır.
Râsih'in asıl adı Ahmed'dir. Meşhur Zağanos Paşa'nın torunlarından Sinan Paşa’nın (Ö.l 079-1668) ortanca oğludur. Köklü ailelerden birine mensup olduğundan çevresinde "Ahmed Bey" diye tanınmış, bu nedenle şairler hakkında bilgi veren eski biyografi kitaplarında "Râsih Ahmet Beg' adıyla anılagelmiştir. Babası Sinan Paşa, Zağanos Paşa'nın torunlarından Mehmed Paşa'nın oğlu olup 1011(1602) yılında Karesi, 1054(1644) yılında Bozok(Yozgat)'ta sancak beyliklerinde bulunduktan sonra kendi isteği üzerine Balıkesir'e yerleşmiş ve Sinanhisar (Hisariçi) Mahallesi'ndeki konağında hayatını sürdürmüş ve 1079(1669)'da Balıkesir'de vefat etmiştir. Mezarı, Balıkesir'de Zağanos Paşa aile mezarlığında, kitabesiyle birlikte hâlen mevcuttur. Râsih, ailesinin ikamet ettiği bu konakta dünyaya gelmiş olmalıdır. Annesi ise Vezir İlyas Paşa'nın kızı Hatice Hatun'dur. Soyunun, hem baba, hem de anne tarafından yüksek mevkiler işgal etmiş iki ünlü sülaleye, yani hanedan tabir edilen ailelere dayandığı görülür. Ayrıca Râsih'in, aynı anne babadan olma, İbrahim Yahşi Bey ve Mehmed Bey adlı iki erkek, Ayşe Hanım adlı bir de kız kardeşi vardır.
Köklü bir aristokrat aileye mensup olup edebiyat tarihinde daha ziyade kendisine atfedilen “üstüne” redifli gazel ile tanınmış, yazdığı diğer eserleri uzun bir süre dikkat çekmemiştir. Künyesini “Sinân Paşa b. Mehmed Paşa b. Hasan Paşa b. Ömer Paşa” şeklinde veren (Bülgatü’l-Ahbâb, 22a) Râsih babası tarafından köklü bir aileye mensup olduğu gibi annesi tarafından da IV. Murad devrinde giriştiği bir isyan neticesinde katledilen İlyas Paşa’nın (ö. 1041-1632) torunudur.
Balıkesirli Râsih’in yaptığı görevlere dair sınırlı bilgiler mevcuttur. Eren’in verdiği bilgiye göre Râsih Ahmed Bey, uzun süre memurluk yaptıktan sonra 1118-1707 yılında Balıkesir’e dönmüştür. Abisi İbrahim Yahşi Bey’in 1127-1715 yılındaki vefatı üzerine Zağanos Paşa vakıflarının mütevelliliğini yapmıştır (Eren 1994: 51). Râsih, Aydın Şehrengizi adlı eserinin yazılış sebebini izah ederken, Osmanoğlu Nasûh Paşa’nın (ö.1126-1714) Aydın ve Saruhan sancakları muhassıllığı görevinde (1698-1708 yılları arası) bulunduğu sırada (bk. Eriş 1966: 6-17) paşanın yanında himayesinde olduğunu ifade etse de onun hangi görev ile ve ne kadar süreyle paşanın yanında bulunduğu belirsizdir.
Hazırlanan soyağacına göre bir oğlu ve üç kızı olduğu anlaşılmaktadır. Mezarındaki kitabeye göre 14 Rebiülevvel 1144 (16 Eylül 1731) tarihinde vefat etmiş olup mezarı Balıkesir'de Zağanos Paşa Aile Mezarlığı’ndadır (Eren 1994: 51-54). Râsih Ahmed Bey’in tarih düşürmede hayli maharetli olduğu ve eserlerinde içinde yaşadığı toplumun avam ve havasına dair belge mahiyetinde önemli bilgiler serdettiği görülmektedir.
Râsih'in, yaşadığı sürece devlet katında üstlendiği görevler konusunda günümüze bilgi ulaşmamıştır. Ancak, Zağanos Paşa ailesinin tuğ sahibi olduğu, ailenin öteki fertleri gibi kendisinin de Osmanlı sarayından yetiştiği bilindiğine göre, devlet hizmetinde bulunduğu anlaşılıyor. Nitekim, uzun süre memurluk yaptıktan sonra 1118(1706) yılında Balıkesir'e döndüğü, Zağanos Paşa vakıflarının otuz sekiz yıl boyunca mütevellîliğini yürüttüğü, bu zaman içerisinde ilmî ve edebî faaliyetlere iştirak ettiği ve bu nedenle mezartaşındaki kafa kısmının hem yönetici, hem de ilmiye sınıfına mensup olduğunu gösterecek şekilde, özenilerek, biraz da büyükçe yapıldığı, hayatına dair verilen bilgiler arasındadır. Görüldüğü kadarıyla Râsih, uzun zaman, memleketi olan Balıkesir'de yaşamış ve ömrünü burada tamamlamıştır.
Hacı İlyas Bey adlı bir oğlu ile Zahide Hanım, Saide Hanım ve Hafife hanım adlarını taşıyan üç kızı dünyaya gelmiştir. Mezar kitabesine göre vefat tarihi 14 Rebiülevvel 1144(16 Eylül 1731 Pazar günü)'dür. Mezarı, Balıkesir'de Zağanos Paşa Aile Mezarlığı bünyesinde olup kitabesi şöyledir": "Göçdi dünyâdan beka iklimine bupîr- aziz Havzasın rahle-i cennet ide Rabbü'l-âlemîn Merhum el-Hâc Ahmed fevtine eyle duâ Dâr-ı Firdevsi envâr eyle Allahım hemîn Ve Râsih Hacı Ahmed Beg İbni Sinan Paşa ruhlarına El-Fâtiha Rebiülevvel 14 sene 1144." öteki şairler gibi kendini çok iyi yetiştirdiği, edebî bilgiler bakımından son derece zengin bir birikime sahip bulunduğu, eldeki eserlerinden de anlaşılır. GAZELİ Râsih'in günümüzde bile unutulmamasının asıl sebebi, bu eserlerden çok bir gazelidir denebilir. Çünkü, Türk edebiyatı içinde kendine has üslubuyla ayrı bir şöhrete sahip olan ve günümüze kadar dillerden düşmeyen meşhur gazeli, onun adını ebedîleştirmiştir. Söz konusu gazelin tamamı şöyledir:
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Urma zahm-ı sineme peygan peygan üstüne
Dilde gam var şimdilik lütf eyle gelme ey sürür
Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne
Yardan mehcur iken düştük dıyar-ı gurbete
Dehr gösterdi bize hicran hicran üstüne
Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
Eylemişler Rasih’e bühtan bühtan üstüne
Ağyara lütf bana sitem öldürür beni
Etme efendim etme amanı bilir misin?
Lüftun diriğ etmez idin bir zaman idi
Kurbanın olduğum o zaman bilir misin?
Büyüleyici bir etkiye sahip bulunan bu gazelin, yazıldığı ilk yıllardan itibaren aynı zevk ve heyecanla okuna geldiğini söylemek yanlış olmaz. Aynı nedenle olsa gerek meşhur biyografi yazan Müstakim-zâde S.Saadeddin, Râsih'ten yalnızca bir cümleyle, kısaca söz ederken "Ve Ahmed min Balıkesrı" dedikten sonra "Sâhibü'l-gazeli'l-meşhûr: Süzme çeşmün gelmesün müjgân. Eylemişler Râsih’e Bühtân Bühtân Üstüne.
Balıkesirli Rasih Ahmed Efendinin Eserleri ;
- Fâlü’s-Saade: Dinî bir eserdir. Hz. Peygamberden ve onun çihar yâr-i güzîninden bahseder.
- Bulğatü’l-Ahbab: Adab-i muaşerete dair bir eser olup, nasihatları ihtiva etmektedir. Bu eserde şair yer yer hayatı ve mensup olduğu aile hakkında da bilgi vermektedir.
- Subhatü’l-Adam: İnsanî davranış ve terbiye kurallarını havi bir ahlâk kitabıdır.
- Şehrengiz: Böyle bir eser yazdığını söylemekte fakat bu eseri ele geçirmemiz mümkün olmamıştır. 5. Serre men Ra: Aşka dair bir risaledir.
- Divan: İstanbul Kütüphanelerinde iki nüshası vardır ki bildirimizin esas konusunu bu divan teşkil edecektir. Muhteva bakımından hayli önemli olan bu divan bir na’t (Hz. Peygambere övgü) ile başlamaktadır (Diclehan 1980: 98).

