
Bugün 6 Ağustos, Dünya Temiz Nefes Günü. Belki ajandamızda yer almıyor, belki sosyal medyada çokça paylaşılmıyor ama aslında en temel ihtiyacımız olan “nefes alabilmek” üzerine düşünmemiz gereken bir gün. Çünkü temiz hava, hayatın kendisi. Ve her geçen gün biraz daha kirleniyor, biraz daha uzağımıza düşüyor.
Modern yaşamın bedeli ağır. Trafik, sanayi tesisleri, bilinçsizce yakılan anızlar, ormanların yok edilmesi... Tüm bunların sonucu olarak sadece doğayı değil, kendi ciğerlerimizi de kirletiyoruz. Bugün Türkiye'de ve dünyada hava kalitesi ölçümlerine bakıldığında, pek çok şehirde soluduğumuz havanın sağlıklı düzeyin altında olduğu açıkça görülüyor.
Dünya Temiz Nefes Günü, bize hatırlatıyor: Her sabah burnumuzdan içeri çektiğimiz o ilk nefesin kalitesi, sağlığımızın da habercisidir. Astım, KOAH, akciğer kanseri gibi hastalıkların büyük bir kısmı doğrudan hava kirliliğiyle bağlantılı. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalık taşıyan bireyler için risk daha da büyük.
Peki, çözüm nedir? Elbette bireysel farkındalıkla başlıyor. Otomobil yerine yürümek ya da bisiklet kullanmak, evimizde gereksiz enerji tüketimini azaltmak, ağaç dikmek, fosil yakıt yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını desteklemek... Tüm bunlar küçük ama etkili adımlar.
Ama daha da önemlisi toplumsal bilinç ve kararlı politikalar. Belediyelerden hükümetlere, bireylerden STK’lara kadar herkesin bu konuda sorumluluk alması gerekiyor. Temiz hava bir lüks değil, bir haktır. Ve bu hakkı korumak hepimizin görevi.
Bugün bir an durup derin bir nefes alın. Burnunuzdan geçen havanın ne kadar temiz olduğunu sorgulayın. Çünkü o hava, sadece ciğerlerimize değil; geleceğimize de doluyor. Temiz nefes, temiz bir dünya demek. Ve bu dünya, hepimizin evi.