
Gündemdeki en büyük ve en önemli konulardan biri de Marmara Denizi ile başlayan şu an tüm denizlerimizi saran “MÜSİLAJ”. Covid salgını oldukça üzüyorken bir de çevre kirliliğinin ve yıllardır televizyonların bas bas bağırarak atıklarınızı denizlere dökmememizi söylerken 2021 yılında hala bu tarz olaylarla karşılaşmak epeyce üzüyor.
Müsilaj diğer adıyla “deniz salyası”, hemen hemen tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmalar tarafından üretilen kalın ve yapışkan bir maddedir. Ve denizlerimizde gittikçe çoğalan bu kirlilik canlı hayatını da tehlikeye atıyor. Deniz suyu sıcaklığının yükselmesi ve denizlerin durgunlaşması müsilaja neden oluyor. 22 gün önce İstanbul Üniversitesi’ndeki laboratuvara bırakılan müsilaj örneklerinin ilk sonuçları ortaya çıktı. İlk sonuçlara göre, deniz salyasında tek hücreli canlılar tespit edildi. Deniz salyasına evsel ve kanalizasyon atıklarının yanı sıra bu tek hücreli canlının neden olduğu anlaşıldı.
Uzmanlar yüksek miktarda kirlilik olduğunu bunun ise en çok evsel ve kanalizasyon atıklarından kaynaklandığını söylüyorlar. Yani aslında “neden bu müsilaj denen şey bir anda arttı?” sorusunun cevabını bulmuş oluyoruz ki bence bulmak da çok zor değil. Doğayı öldürüyoruz, denizleri, canlıları her şeyi yok ediyoruz. Bunların hepsi bize bir mesaj eğer şimdi harekete geçmezsek çok yakın bir zamanda ne nefes kaynağımız ağaçlar, çiçekler ne serinleyebileceğimiz bir deniz ne de bakacak manzaralarımız kalacak.
Aslında 2018 yılında yapılan çalışmalarda da Marmara Denizi’nin en önemli göstergesi olan suda erimiş oksijen değerlerinde geçmiş seneler temel alındığında çok düşük, hatta sıfıra yakın değerlere rastlanmıştı. Bitkisel plankton tür çeşitliliği ve genel toplam miktarlarında ciddi düşüşler saptanmış ve birincil üretime bağlı olarak ciddi verim düşüklüğü gösterdiği söylenmişti. Yani geçmiş senelerde Marmara Denizi sinyal vermeye başlamıştı fakat biz bunu asla dikkate almadık.
Müsilaj oluşumu, özellikle denizin derinliklerindeki hareketsiz canlıların üzerini sararak yaşamlarını tehdit ediyor. Denizin yüzeyinde görülen tabakalar ise altlarında yer alan deniz canlılarının oksijen almalarını engelleyerek ölmelerine sebep oluyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, Ocak ayından bu zamana kadar Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nda görülen müsilaj (deniz salyası) için “Büyük şehirlerin özellikle arıtılmadan denize boşalttığı atık sular, kimyasal ve diğer fabrikaların suya attığı atıklar, onun dışında tarlada iyi tarım uygulaması yapmayıp, aşırı gübreleme sonucunda yağmurla birlikte Marmara Denizi’ne akan bu sular müsilajı tetikliyor” dedi. Marmara Denizi’nde hiçbir balıkçılık faaliyetinin yapılamaz hale geldiğini kaydeden Ayaz “Müsilaj konusunda 4’üncü aya giriyor maalesef balıkçılığımızı felç etti. Balıkçılar sezonu erken kapattı ve aşırı şekilde balıkçılığımızı etkiledi” dedi.
Karadeniz’den Ege Denizi’ne doğru 15 metrelik bir müsilaj akıntısı var. Bizim yüzeyde görmediğimiz fakat suyun altında olan kısımlarda mevcut. Rüzgarla birlikte yüzeyden gidiyor ama deniz altında devam etmekte. Kıyılarda balık ölümlerine de rastlanıyor. Denize bırakılan tarım ve endüstriyel atıklar hızla yarı yarıya azaltılırsa 5-6 yıllık bir süreçte o oksijendeki eşik değerleri biraz aşmaya başlarız. Sabır ve hızlı önlem almamız lazım yoksa sonuçları hiç ummadığımız kadar ağır olacak.