
ÖZEL HABER - ReForm Sağlıklı Beslenme ve Diyet Danışmanlığı Merkezi sahibi Diyetisyen Tümay Karlıdere, HABERCİ’ye yaptığı açıklamada günümüzün sağlık sorunlarının en önemlilerinden birinin obezite olduğunu söyledi.
Obezitenin, özellikle çocuklukta edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları ile doğru orantılı olduğuna dikkat çeken Karlıdere, “Çocukların beslenme alışkanlıkları ailenin sosyo-ekonomik durumu, eğitimi, çevre koşulları, gelenek görenek gibi çeşitli etkenlerle ilişkilidir. Çocuğa sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılması özellikle anne ve babanın birbirleri ile uyumuna, ölçülü ve tutarlı olmasına ayrıca sevecen olmasına bağlıdır. Çocuğa eğitim verirken dozunda anlayış ve hoşgörü gerekir. Yapılan araştırmalar, ebeveynlik şekillerinin obezite gelişiminde önemli bir rolü olduğunu göstermektedir. Yine otoriter, aşırı hoşgörü ve ihmalken annelerin çocuklarında aşırı kiloluluk durumunun sık görülmesi yapılan araştırmalar tarafından desteklenmektedir. Yine baba çocuk arasındaki ilişki ne kadar aşırı rahat ve serbest ise obezitenin görülme olasılığı da o kadar artmaktadır” dedi.
“ÇOCUKLAR ANNE VE BABAYI ÖRNEK ALIR”
Çocuğun iyi bir beslenme alışkanlığının olmasının, özellikle anne ve babanın beslenme davranışları ve düzeniyle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Karlıdere, “Çocuklar tıpkı diğer davranışları gibi yeme davranışlarını da çevresindeki kişileri gözlemleyerek oluştururlar. Bu kişiler çoğunlukla aile bireyleridir. Evde yemek seçen, her yemeği yemeyen, yemekleri sofra yerine televizyon karşısında yiyen anne babanın çocuklarının da aynı davranışları sergilemeleri de kaçınılmaz olur.
Evde sağlıklı beslenmenin temeli yapılacak alışveriş ile başlar. Sağlıklı besinlerin dışında cips, kola, çikolata, hazır meyve suları gibi gıdaların tercihi evde sağlıklı beslenmenin bozulmasına, bu gıdaların tüketimi de sağlıklı gıdaların yetersiz tüketilmesine sebep olur. Yine çocuğun beslenmesinde ara öğün ve kahvaltı öğrenmenin etkili ve kalıcı olabilmesi için besinlerin sık aralıklarla tüketilmesi gerekir. Bu nedenle çocukları ara öğün alışkanlığının kazandırılması da büyük önem taşımaktadır” bilgisini verdi.
KARLIDERE’DEN AİLE SOFRASI VURGUSU
Karlıdere, aile sofrasının çocuğun beklediği mutlu bir olay olması gerektiğine işaret ederek, şu hususları dile getirdi: “Çocuk eğer anlayabilecek yaştaysa onunla hoşuna giden ve ilgisini çekebilecek konuşmalar yapılmalı, soruları var ise mümkünse konuşularak çözüm sağlanmalıdır. Yine kendi kendine yemek yiyebilecek durumda ise kesinlikle müdahale edilmemeli dökse de, etrafı kirletse de yemeğini kendisi yemesi konusunda yüreklendirilmelidir. Anne ve baba olarak sofraya getirilen her yemeğin bahane bulunmadan tüketilmesi, yemeği yapana teşekkür edilmesi de çocuğa örnek davranışlardandır. Yemekler de tek düze ve aynı çeşit besinlerin tüketilmesi yerine çeşitliliğe önem verilmelidir.
Çocukların sevdiği kola, çikolata, kek, kurabiye gibi besinler yemek yerine tüketilmemelidir. Ancak bu gıdalara yasak konulması da uygun olmaz. Ancak yemeğini yer ise bu besinlerden uygun miktarlarda yiyebileceği yönünde telkinler yapılmalıdır. Çocuk zevk aldığı bir oyun oynarken yemeğe çağırılmamalıdır. Yemek zamanı gelmeden kısa bir süre önce dikkati başka bir yöne yöneltilmeli ve sonrasında sofraya oturtulmalıdır. Çocuğa zorlama, tehdit ve korkutma ile yemek yedirilmeye çalışılmamalıdır.
Yine pazarlık yaparak ve ödüllendirerek de yemek yedirilmemelidir. Bu gibi davranışlar doğru değildir. Ayrıca çocuk sofrada oturarak yemesi gerektiğini bilmelidir. Arkasında koşturarak ya da buna benzer davranışlarla ilgisini dağıtarak yemek yedirmek yine doğru bir davranış olmaz. Çocuğa aşırı ilgi göstermek, isteklerine boyun eğmek ve ne istiyorsa yapmak da kötülükten başka bir şey değildir. Özetle çocuk sofraya rahat ve dinlenmiş bir şekilde oturmalı, eline ve ağzına uygun bir kaşık ve çatal verilmeli, yemeğinin kendisi tarafından yenmesi beslenmeli, yemek porsiyonlarının küçük olmasına dikkat edilmeli, gerektiğinde yemesine yardım edilmelidir.” Cengiz GÜNER