
ÖZEL HABER - Adil Boz Sağlık Eğitim Danışmanlık Sünnet Kliniğinin sahibi Operatör Doktor Adil Boz ile sünnet konusunu konuştuk. 1940’lı yıllarda çok az sayıda doktor olduğunu, o dönemde sünnetin muhtarlar, askerliğini sıhhıyeci olarak yapanlar tarafından yapıldığını hatırlatan Boz, gelişen şartların hijyeni öne çıkardığını ifade ederek, “Mikrobik olayların önemi ortaya çıktı. Hijyenik şartlar öne çıktı. Sünnet dini bir vecibe. Günümüzde hekim ve hastane sayısı yeterli. Bakanlık sağlık memurlarının sünnet yapmasını yasakladı. Artık sağlık memurları asli görevlerine dönmeli” dedi.
“SÜNNET TEMİZLİKTİR”
Operatör Doktor Adil Boz, sünnet konusunda şu bilgileri paylaştı: “Şüphesiz ki yaratan, insanı ne eksik ne fazla yarattı. Ancak değişik coğrafi şartlarda insanın yapısının bu şartlara uyması gerekmektedir. Eskimoların kısa, özellikle orta Afrikalıların uzun boylu ve siyah olması gibi. Ancak pigmelerin varlığı da başka bir ilginç noktadır. Sünnet, tarih itibari ile ilk ne zaman ve nerede yapıldığı tam bilinmiyor ise de ne kadar faydalı olduğu 2-3 nesil sonrasında ancak fark edilip, kabul edilebilecek bir işlemdir. Bunu fark edenler dahi olsalar gerek. Bilindiği gibi, sünnette sünnet derisi denilen dokunun, penis başı etrafından çepeçevre cerrahi olarak çıkarılması gerekmektedir.
Bu gereklilik nedendir? Sünnet ihtiyacının, ne zaman, nasıl fark edildiği bilinmiyor ama sünnet esnasında alınan dokunun sürekli olarak salgıladığı ve gerekli olan sürekli temizlik işlemi yapılmaz ise, kısa ve orta zaman diliminde enfeksiyonlara, buna bağlı ağrı, kızarıklı, kokuya, uzun vadede penis başı kanserine sebep olan bir akıntı ürettiği bilinmektedir. Bu akıntı temizlenmediğinde lorumsu bir şekil almakta, bitiğe, enfeksiyona, kokuya, uzun süredeki tahriş sonucunda da kansere sebep olmaktadır.
Sünnetteki hedef, bu akıntının oluşturduğu irritasyonu/tahrişi ortadan kaldırmaktır. Sünnet temizliktir. Sünnet yaşı olarak doğumdan birinci haftadan sonra ki süreçtir. İlk bir haftada gelişebilecek, fizyolojik sarılık, kan grup uyuşmazlığı sarılığı, alınan topuk kanı testlerinin çıkmasını beklemek gibi sebeplerle ben tavsiye etmiyorum. Sıklıkla söylenen veya yazılan 3-6 yaş arası yapılmaması konusuna katılmıyorum. Burada olay, anne-baba, dayı-amca, etraftaki büyük erkeklerin çocuğa yönelik korkutucu sözleri, senaryoları (balta ile kesecekler, kökünden kesecekler, Türk filmleri gibi) çocuk üzerinde negatif etki yapmakta ve elbette psikolojiyi bozmaktadır. Büyükler bu senaryoları üretmese çocuk için korkacak bir sebep kalmamaktadır.
Sünnet geleneğimizde dini bir vecibe olarak değerlendirilmekte ve uygulanmaktadır. Eğer yumurtaların (testis) ikisi veya biri yerinde değilse, fıtık var ise Peygamber Sünneti gibi bir durum varsa; burada mecburen genel anestezi verileceğinden, sünneti bu zamana ertelemek doğrusu olur. Zaten Peygamber Sünnetlisinde sünnet derisi yama olarak kullanılmakta olduğundan varlığı gereklidir.
“SÜNNET HANGİ ANESTEZİ İLE YAPILMALIDIR?”
Boz, bu sorumuzu şöyle yanıtladı: “Kanaatim ve uygulamam olabildiğince kimyasallardan ve olabilecek ilaç alerjilerinden kaçınmaktır. Şüphesiz dışarıdan verilen her maddenin bir alerjen tarafı vardır. Gıdalar dahil süt bile alerji yapabiliyor. Burada temel amaç riski minimalize etmektir. Bazı bebekler daha alerjik, bazıları daha az alerjiktir. bu durumu mutlaka sorgulamak ve doktor sormayı unuttu ise hatırlatmak gerekmektedir. Ben, çocuğun özel bir durumu yok ise, hiperaktivite veya otizm gibi lokal anesteziyi tercih etmekte ve uygulamaktayım. Genel anestezinin risklerinden bahsetmeyeceğim. Merak edenler için internet ortamında fazlasıyla bilgi var. Lokal anestezi için de var ama burada lokal anestezi risklerinden bahsetmem gerek ilaca bağlı alerjik durum ilk bilinmesi gerekendir.” Cengiz GÜNER