
Kimi zaman aniden düşen, kimi zaman da ilaç alındıktan sonra hızla yükselen tansiyon, birçok kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, bu dengesizliğin yalnızca bir “basınç sorunu” olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor. Çünkü tansiyondaki ani iniş ve çıkışlar, kalp-damar sağlığından uyku düzenine kadar pek çok sistemi etkileyebiliyor.
Tansiyonun Düşüp Yükselmesinin Nedenleri
Tansiyon, kanın damar duvarına yaptığı basınç olarak tanımlanır ve sağlıklı bir insanda belirli aralıklarda seyreder. Ancak bazı durumlarda bu denge bozulabilir. Uzmanlara göre tansiyonun önce düşüp sonra yükselmesinin başlıca nedenleri arasında sıvı kaybı, stres, yanlış beslenme, uyku düzensizliği, hormon bozuklukları ve yanlış ilaç kullanımı bulunuyor.
Düşük tansiyon genellikle 90/60 mmHg’nin altında, yüksek tansiyon ise 140/90 mmHg’nin üzerinde ölçülür. Ancak değerlerden çok, kişinin yaşadığı belirtiler önemlidir. Baş dönmesi, halsizlik, bayılma, kulak çınlaması veya kalp çarpıntısı gibi şikâyetler tansiyon dengesizliğinin habercisi olabilir. Özellikle “ilaç içince tansiyonum çıkıyor” diyen kişilerde bu durum, ilaç dozunun ya da kullanım saatinin uygun olmadığını gösterebilir.
İlaç Kullanımında Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Tansiyon ilacı kullanan kişilerin en sık yaptığı hata, kendi ölçümlerine göre ilacı artırmak veya azaltmaktır. Oysa tansiyon dengesizliği yaşayan hastaların, kullandıkları ilacın etkisini düzenli olarak hekim kontrolünde izlemeleri gerekir. Uzmanlar, “İlaç içtikten sonra tansiyonunuz hızla yükseliyorsa, bu durum ilacın vücutla uyumlu olmadığını gösterebilir. Kendi başınıza doz değiştirmeyin, mutlaka doktorunuza danışın” uyarısında bulunuyor.
Ayrıca bazı tansiyon ilaçları, uykuya geçişi zorlaştırabilir veya gece boyunca tansiyonun düşmesine neden olabilir. Bu da kişide uykusuzluk, sabah yorgunluğu ve baş dönmesi gibi sorunlara yol açabilir. Bu tür durumlarda hekim, ilacın dozunu veya kullanım saatini değiştirerek dengeyi yeniden sağlayabilir.
Günlük Hayatta Dengeyi Korumak İçin Öneriler
Tansiyon dengesizliğini kontrol altına almak için yaşam tarzı düzenlemeleri büyük önem taşır.
Beslenmede denge: Tuz tüketimi yüksek tansiyonu tetiklerken, tuzun tamamen kesilmesi de düşük tansiyona neden olabilir. Bu nedenle tuz alımı, doktor tavsiyesiyle dengede tutulmalıdır.
Sıvı alımı: Günde en az 2-2,5 litre su içmek, özellikle düşük tansiyon eğiliminde olanlar için önemlidir.
Düzenli egzersiz: Hafif tempolu yürüyüş, hem tansiyonu dengelemeye hem de kalp sağlığını korumaya yardımcı olur.
Stresten uzak durun: Stres ve kaygı, tansiyon dalgalanmalarının en önemli nedenlerinden biridir. Nefes egzersizleri, meditasyon ve doğa yürüyüşleri bu konuda faydalıdır.
Uyku düzeni: Uykusuzluk, vücuttaki kan basıncı dengesini doğrudan etkiler. Her gün aynı saatte uyuyup uyanmak, tansiyonun sabit seyretmesine katkı sağlar.
Ne Zaman Doktora Başvurmalı?
Tansiyon sürekli olarak 140/90 mmHg’nin üzerinde veya 90/60 mmHg’nin altında seyrediyorsa, mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Baş dönmesi, bayılma, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bulanık görme gibi belirtiler ise acil müdahale gerektiren durumlardır.
Uzmanlar, “Tansiyon dengesizliği uzun süre devam ederse, kalp, böbrek ve beyin gibi hayati organlarda kalıcı hasar oluşabilir” diyerek uyarıyor. Bu nedenle düzenli ölçüm yapmak, değerleri not almak ve doktor kontrolünde kalmak, tedavinin en önemli adımlarındandır.
Dengeyi Kurmak Elinizde
Tansiyonun bir gün düşük, ertesi gün yüksek seyretmesi; yalnızca yorgunluk veya stresle açıklanabilecek geçici bir durum değildir. Altta yatan nedenin doğru belirlenmesi, ilaçların düzenli kullanımı ve yaşam tarzı değişiklikleriyle tansiyon dengesi sağlanabilir.
Unutmayın, hem düşük hem de yüksek tansiyon tedavi edilmediğinde ciddi sağlık riskleri doğurabilir. Bu nedenle “tansiyonum bazen düşüyor bazen çıkıyor” diyorsanız, bunu hafife almayın ve en kısa sürede bir uzman hekime danışın.

