
Baharın gelmesi ve doğanın canlanmasıyla beraber toz ve polenlerin neden olduğu alerjik hastalıklar insanlarda olduğu gibi evcil hayvanlarımızda da yoğun olarak gözlemlenmeye başlandı. Özellikle enfeksiyona bağlı olmayan nezle, grip, öksürük ve hapşırma tarzı semptomların görüldüğü alerjik ajanların neden olduğu durumlarda fark edemediğimiz en önemli nokta ise evcil hayvanlarımızın gözlerinde meydana gelen değişimler.
Özellikle kedilerin bu dönem de sürekli gözlerini kısması, ovuşturması ve kaşımasının yanı sıra gözlerde gözyaşı varlığı alerjen ajanların ortamda hakimiyet kurduğunun en önemli göstergesidir. İlk zamanlarda kolaylıkla tedavi edilebilen göz hastalıkları ihmal edilirse evcil hayvanlarımızda ilerleyip bizleri daha ciddi problemlerle karşı karşıya bırakabilmektedir. Bunun yanında kedilerimizde var olan göz hastalıklarının teşhisinin de en fazla bu dönemde yapıldığını alerjik ajan kaynaklı bir durum şüphesiyle kliniklerimize getirilen kedilerimizde daha ciddi kronik bir göz hastalığının varlığının teşhis edilmesi bu dönemlerde daha dikkatli olmamızı gerektiren en önemli durumdur.
Bu dönemde kedilerde sıklıkla karşılaştığımız göz hastalıkların başında halk arasında ‘göz nezlesi’ ve ‘pembe göz’ olarak bilinen konjunktivit hastalığı gelmektedir. Bu durumda gözün beyaz tabakası yani konjunktiva, viral veya bakteriyel enfeksiyonlar, alerjiler, travma veya bağışıklık sistemine bağlı hastalıklardan ötürü iltihaplanmaktadır. İltihaplanmaya bağlı olarak ta gözde akıntı, sürekli göz kırpma ilerleyen durumlarda gözde şaşılık gibi belirtiler gözlenebilmektedir. Mevcut durum kedi hastalıktan gözlerini açamayacak duruma gelmeden tedavi edilmeli aksi takdir de basit bir hastalık çok ciddi problemlere neden olacak duruma gelecektir. Damla veya merhemler ile mevcut durum bertaraf edilebilmekte olup ilerlemiş olgularda solunum yolları enfeksiyonlarının da bu hastalıkla beraber seyredebilme ihtimalide bulunmaktadır.
Gözdeki göz yaşı kanallarının travma yada enfeksiyona bağlı olarak tıkanması ile de ömür boyu sürebilecek gözlerin aşırı sulanması durumu ile de sıklıkla karşılaşılabilmektedir. Fakat bu durum özellikle İran Kedileri ve kısa burunlu kedilerde anatomik yapı olarak düzgün çalışamamakta çoğunda da gözyaşı drenaj kanallarının bulunmaması nedeniyle de genetik olarak görülebilmektedir. Bu gözyaşı akıntılarının renk, koku ve kıvamlarına bakarak mevcut durumun ciddiyeti hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Gözlerden gelen akıntılar ile ilgili genel bir kural, berrak akıntıların iyi, sarı veya yeşil akıntıların ise kötü olduğu, göz kenarlarındaki koyu renk, kabuksu bir madde oluşumunun da normal olabileceğini ve enfeksiyona bağlı olmadığını bir evcil hayvan sahibi kolaylıkla ayırt etmelidir.
Çoğu kedi sahibinin bilmediği kedilerde de var olan ince ve zarsı bir yapıya sahip 3. göz kapağı anatomik olarak kedinin uyku esnasında kapanmasına rağmen kedimizin gözlerinin açık olduğu durumlarda da kapalı ise bu durum ciddi bir hastalığın habercisi olabilir.
Bu hastalıklarla beraber kedilerde katarakt, glokom, gözkapağı ülseri ve tümörleri olarak birçok göz hastalığı görülmektedir. Yukarıda saydığımız tüm hastalıkların ilk belirtileri hepsi için ortak olmakla birlikte en basit bir belirtinin bile en ciddi göz hastalığının başlangıcı olabileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerektiğinin önemini göstermektedir. Gözyaşı akıntısı, gözlerdeki kaşıntı ve ovuşturmalar, gözlerin sürekli olarak kısılması veya sürekli olarak karanlık ortamda bulunma isteği evcil hayvan sahipleri tarafından önemle takip edilmesi gereken noktaların başında gelmektedir.
Sabah kalktığımızda gözlerimizde halen uyku var ise, kedilerde de durum aynıdır. Nemli bir bez veya pamuk ile kedinizin gözlerini temizlemek küçük ama en etkili önlem olmakla beraber yukarıda anlattığımız genetik olarak göz hastalıklarına yatkın kısa burunlu kedilerin, akıntı birikimini önlemek için gözlerini günde 2-3 kez temizlemek gerekmektedir. Eğer bölgede yine de akıntı birikirse, gözler çevresindeki kıvrımlarda kıl kaybı ve dermatit oluşabilmekte bu durumda normal olarak değerlendirilmelidir.

