BIST 100
10.979,73 0,70%
DOLAR
42,4445 0,18%
EURO
49,0151 0,15%
GRAM ALTIN
5.507,47 -0,84%
FAİZ
39,58 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
67,66 -1,70%
BITCOIN
85.564,00 -1,88%
GBP/TRY
55,5737 0,21%
EUR/USD
1,1540 0,10%
BRENT
62,77 -0,96%
ÇEYREK ALTIN
9.004,72 -0,84%
Balıkesir Sisli
Balıkesir hava durumu
7 °

AYNADAN YANSIYANLAR

Bu haftaki yazımızda bir kitap üzerinden hasbihal edelim inşallah. Ankazade Halil Efendi’nin,  Tuti İhsan efendiye yazdığı mektuplardan oluşan 40 Mektup adlı eser, adeta nasıl kul olunurun adım adım yazıya dökülmüş hali. Bundan mütevellit bir yazıyla anlatılabilecek değildir ama belki arayanlara bir fikir olur açısından yazmaya çalışalım.

Evvela konuşmak gerekir ki her sanat erbabı, vaktiyle bir bilene müracaat etmiş, yani bir ustadan ders almıştır. Tarihimize baktığımızda bunun en güzel örneği olarak Ahi Evran Ocaklarını görürüz. Meslek eğitimi yanında günümüz tabirlerinden iş ahlakı eğitiminin de verildiği bu ocaklar, geçmişten bu güne usta-çırak ilişkisinin önemini göstermiştir.

Usta sadece bir meslek öğrenmek için gerekli değildir elbette. İnsan olabilmek içinde, nasıl insan olunur? Sorusunu haliyle bütünleştirmiş bir Üstat lazım gelmektedir. Bu Usta-çırak ilişkisi Tasavvufta Mürşit-mürid olarak isimlendirilmiştir.

MÜRŞİT

Mürşit tasavvufta, müritlere rehberlik yapan ve onları irşat eden kişi olarak tanımlanmaktadır. Maalesef bu konularda çok fazla ön yargı ve bilgisizlik olduğu için, günümüzde insanlar bu tabirler hakkında yanlış şeyler düşünüyorlar. Arada bi kaç çürük elma görüldü diye bütün elmalar kötüdür demek ne kadar mantıklıdır.

Tarikatlar ve Mürşitler hakkında, kötü zan sahiplerinin en çok söylediği söz, şirk yuvası! Tabiridir. Tabi bu sözü söyleyenlerin ne kadar Müslüman gibi yaşadığı ayrı bir tartışma konudur ama evvel şirk ne demek ondan bahsetmek lazımdır. Şirk, herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmaktır. Yani Allahtan başka ilahlar edinmektir.

Hâlbuki onların dışarıdan gördüğünü sandıkları Mürşitler, müritlerine başka ilahlardan nasıl kurtulacağını öğretmektedirler. Evvela İyi ve doğru bir şekilde kişiye Şeriat ilimlerini öğretirler. Konuşurken kaynakları her zaman Kuran ve Hadisi şeriflerdir.  Ardından ibadet ve zikir ile nasıl Allah’ın seveceği kul olunur düsturu ile eğitim süreci devam eder. Amaç nefsi kötü özelliklerinden arındırıp, Kuran ahlakı yani Peygamberimizin (s.a.v.) ahlakıyla ahlaklanabilmektir.

Mürşitler aynı zamanda bir nevi mana doktorlarıdırlar. Dünya ve günahlar ile kirlettiğimiz hasta kalplerimizin reçetesini verirler. Hak dostları bizlere unuttuğumuz “kalu bela” cevabını adeta hal diliyle fısıldarlar. Çünkü onlar Hadisi Şerifte: “Âlimler peygamberlerin varisidir” olarak bizlere bildirilmiştir. Nebevi ahlak ile insanlara doğru yolu göstermeye kıyamete kadar devam edeceklerdir.

Nereden bulacağım, bu zamanda evliya mı kalmıştır, diye düşünüyor olabilirsin. Belki de bir yol dönemecindesin ve çıkış yolu arıyorsun ya da yanlış fikirlere sahipsin. Eğer bir çıkış yolu arıyorsan Peygamber efendimiz (s.a.v.) sahabesine istihare namazı kılmasını tavsiye etmiştir. Yani müşkülümüzü Allah’a sormaya yöneltmiştir. Başarı ancak Allah’ın yardımıyla mümkündür. Eğer bu zamanda evliya olmaz düşüncesindeysen buna da Peygamberimiz Hadisi Şerifi ile cevap veriyor: “ Ümmetimden bir topluluk ( kıyamete kadar) Allah’ın emrini ayakta tutmaya devam ederler. Onları terk edenler ve muhalif davrananlar kendilerine bir zarar veremez. Bu Allah’ın (kıyamet) emri gelinceye kadar devam eder. Onlar insanlara devamlı üstün gelirler.”

MÜRİT             

Mürit, kelime olarak “iradesi olan” anlamına gelmekle birlikte sufiler bu kelimeyi “iradesi olmayan kimse” anlamında kullanmaktadır. Çünkü bir kul kendi istediğini Allah’ın istediği karşısında eritmedikçe, yani ben yok’um Allah’ım, sen varsın ve sen ne dilersen odur demedikçe, kâmil bir imana ulaşamaz. Bu kâmil insan olma sürecini bir Mürşit terbiyesi altında geçiren kişiye mürit-derviş denmektedir.

Elbette nefs sahibi olan insanın, kendi bencil istek ve alışkanlıklarından birden kurtulması söz konusu değildir. Ancak burada niyet çok önemli bir unsurdur. Sağlam bir niyetle yola giren derviş, kendisine lazım olan din bilgilerini öğrenir evvel. Akaid, hadis, kuran, tefsir, namaz, ilmihal gibi kendisi için elzem olan ilimleri edindikten sonra nefsi tezkiye ve kalpte haktan gayrısını tasfiye işlemi aşama aşama öğrenilir.

Aslında mürit, Allah’ın sevdiği kul nasıl olunur okulunda, eğitime başlamıştır.  Okulda dersler alanının uzmanları tarafından verildiği gibi tasavvuf okulunda da eğitim, alanının uzmanı bir Şeyh-Mürşit tarafından gerçekleştirilir.

Aldığı dersler, okumaları ile derviş bütün gününü programlayarak yaşar. İbadet saati, okuma saadeti, zikir saati gibi bölümlere ayırdığı gün, nefsine açtığı savaşta silahlarıdır. Ancak bunlar tek başına yeterli değildir. Eğer yeterli olsaydı, ibadet yapan kimseler nefislerine uyup kötü filler işlemezdi.   

Demek ki yürüdüğü yoldaki tuzakları bilen, nefsini tanımış bir öğretici lazım gelir ki sana seni bildirsin. Eee… Nefsini bilen, Rabbini bilir buyurmuş Resulullah (s.a.v.), sen daha kendi sırrından bi haberken, tutup da Hakkı bilecek değilsin ya?

BİR SÖZ: Bu birlik denizinde ancak dileyip çalışan kimse amacına ulaşır. Önderi olmayan ise şaşırıp kaybolur. SADİ ŞİRAZİ/BOSTAN

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?