BIST 100
10.929,74 -0,46%
DOLAR
42,4448 0,18%
EURO
49,0200 0,16%
GRAM ALTIN
5.500,13 -0,97%
FAİZ
39,58 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
67,37 -2,12%
BITCOIN
85.180,00 -2,32%
GBP/TRY
55,5456 0,15%
EUR/USD
1,1543 0,13%
BRENT
62,49 -1,40%
ÇEYREK ALTIN
8.992,71 -0,97%
Balıkesir Parçalı Bulutlu
Balıkesir hava durumu
13 °

TEVFİZNAME 11.BENT

Deme niçin şol şöyle

Yerindedir ol öyle

Bak sonuna sabreyle

Mevlâ görelim n'eyler

N'eylerse güzel eyler

“Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur.” (İsra, 17/36)

İnsan yeryüzü denilen şu alemdeki yolculuğunda  nice durumlar ile karşılaşır. Bir çoğunu anlar, bir çoğunu anladığını sanır yahut anlayamaz. Çünkü çoğu güzel şeyler akılla idrak edilemez. Bilgi anlamanın evvelindeki ilk basamaktır lakin merdivenleri çıkabilmek için gözün gördüğünden fazlası gerekir.

Bu dünyaya Rabbini tanımak ve kulluk yapmak için gelen insanoğlu hep anlam arar durur. Kendinden bir haber alma ümidiyle döner kendi içinde, alemde döner durur. Alemi kendi içinde görenlerin durumu ise farklıdır. Onlar işlerin görünüşüne değil içinde gizlenmiş hikmetlere bakarlar. Akılları nurla kaplanmış bu insanlar dünyaya ne için gönderildiğini idrak ettiğinden güzel insan olma gayretinde olurlar. Tasavvufta alimler bu akıl sahiplerini ‘aklı mead’ olarak adlandırmışlar.

Bir diğer akıl çeşidi olan ‘aklı meaş’ ise kişiye dünyevi ihtiyaçlarını gidermesinde yardımcı olur. Dünyevi  yani nefsin istekleri üzerine düşünen bir akıl kendi bencilce istek ve ihtiyaçlarına odaklı hareket eder.  Aklı meaş sahibi kişi gözünün görebildiği ile ilgilenir. Herşey de bir mantık arar ve bulamayınca red eder. Bu hezeyan da yitip gitmiş nice isimler ölmeden toprağa gömüldüler.

Akıllı olmak ile aklını kullanabilmek arasında ince bir çizgi vardır. Bu ayrım kişiyi şeytanla yahut adem ile yoldaş eyler. Şeytan da akıl sahibi idi hatta huzurdan kovulduğunda dahi Allahın kudretini bildiğinden O'ndan izin istemiştir. Lakin aklı onun kovulmasına yaramaktan başka bir şeye sebep olmamıştı. Firavun aklının suretine aldandı ve yazık ki vereni göremeyip ilahlık iddia etti. Nuh Peygamberin oğlu Kenan, tufandan dağa çıkarak kurtulabileceğini sandı. Ve nefsani aklına uyan niceleri sireten helak olmaya halen devam etmekteler.

Hz. Mevlânâ bu durumu şöyle izah eder: “Ey Hak yolcusu, sen aklı zekâyı sat da hayreti al! Çünkü zeki olmak, bir fikir yürütmekten ibârettir. Halbûki hayret, Hakk’ın san’atını, kudretini görüp şaşkınlığa düşmektir. Nitekim Nuh’un oğlu Ken’an da akıl yürütmüştü.”

“Akıl ve zekâ sana kibir ve gurur verir. Sen hayret üzre ol, gönlün düzelsin. Aklı dostun aşkında kurban et. Çünkü bütün akıllar, dostun bulunduğu taraftadır. Ruhların da akılların da çıkış yeri Hakk’tır. Bu sebeple aklı Hakk’ın aşkında kurban et!”

Aklı ve gönlü terbiye olmuş basiret ve feraset sahibi kişiler yaşadıkları olayları anlayamasalar bile Allah'ın taktirine boyun eğerler. Her şeyin yerli yerince olduğunu bilerek isyan etmezler. Sondaki mutluluğa  gözlerini dikip hayret vadilerinde gezinirler.

Esasen Hakk'ın düzeninde iyi kötü iş yoktur, tecelliler vardır. Bizler o kadar dünya sevgisiyle doluyuz ki heva ve heveslerin kölesi olmuşuz. Sabırsız isteklerimiz hakikati görmeye engel oluyor. Ahiretin sonsuz olduğunu biliyoruz lakin bu bizi ahiret için çalışmaya itmiyor. Hepimiz cennete gitmek istiyoruz lakin cehennemlik amellerin içinde debeleniyoruz. Aklı mead sahibi olamadığımız için kendimizi bırakıp başka insanların kusur ve günahlarıyla ilgileniyoruz. Zaman geçiyor ve her an bir nefes daha ölüme yaklaşıyoruz!...

Allah’ım bizleri doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil... (Amin)

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?