BIST 100
10.818,78 -1,47%
DOLAR
42,4452 0,18%
EURO
48,9252 -0,03%
GRAM ALTIN
5.508,28 -0,83%
FAİZ
39,58 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
66,54 -3,33%
BITCOIN
82.388,00 -5,52%
GBP/TRY
55,4372 -0,04%
EUR/USD
1,1519 -0,08%
BRENT
62,01 -2,16%
ÇEYREK ALTIN
9.006,03 -0,83%
Balıkesir Kapalı
Balıkesir hava durumu
23 °

NEFSİ RADİYE

meltem kaya

Bu nefis Allahtan gelen her şeye razı olduğu için Radiye denilmiştir. Kişi haktan gelen ne olursa gönül hoşluğu ile karşılar ve şikâyet etmeyi bırakır. Bu nefs mertebesi Fecr süresi 28. Ayette şu şekilde geçmektedir: “(İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh.) “Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” Bir önceki mertebe olan mutmain de huzura eren nefs bu mertebede artık şeksiz şüphesiz, korkusuz bir huzur içindedir.

Dünya ile ilgili bütün istek ve arzularından kurtularak tek gaye olarak Allah’ın sevgisini ve rızasını görür. Bu mertebe kâmil olan kişilerin mertebesidir. Bu mertebede kişi her şeyin Haktan geldiğini bilerek kaza ve kaderinden de razı olur. Kahrında hoş lütfunda hoş anlayışındaki nefstir. Kulun cüzi iradesi külli irade olan Allah’ın iradesinde tamamen kaybolmuştur. Diğer bir deyişle teslim olmuştur. Nefsin bu mertebedeki durumunu Yunus Emre şöyle ifade etmiştir: Gelse celâlinden cefâ, Yahut cemâlinden vefâ, İkisi de cana safa, Kahrın da hoş, lütfun da hoş.

Allah Resulü (sav) ile Ebu Bekir (ra) oturuyorlardı. Hz. Ebu Bekir’in üzerinde eski bir aba (elbise) vardı. Öyle ki, elbisenin uçlarını göğsünün üstünde ağaç çöpleriyle birbirine tutturmuştu. Peygamber Efendimiz (sav) Mekke’nin fethine hazırlanıyordu. Herkes fedakârca katılımda bulundu fakat Hazret-i Ebu Bekir (ra) gibisi yoktu. Hazret-i Ebu Bekir (ra) ne evinde ne üstünde başında hiçbir şey bırakmamıştı.

Bu esnada Cebraîl (as) nüzûl etti. Peygamber Efendimiz (sav) e Allah Teâla’nın selamını bildirdi ve:

“Yâ Rasulallah! Ebu Bekir’in bu hali nedir? Eski bir elbise giymiş, uçlarını da ağaç çöpleriyle tutturmuş!” dedi.

Alemlerin Efendisi:

“Ey Cibrîl! O, malını Fetih’ten önce Allah’ın dini uğruna harcadı, onun için bu haldedir.” buyurdu. Bunun üzerine Cebraîl aleyhisselam:

“Ona Allâh Teala’nın selamını bildir. De ki: Rabbin sana soruyor;

"Şu fakr u zarûret içinde bulunman sebebiyle Ben’den razı mısın, yoksa halinden şikâyetçi misin?"

Allah Rasûlü, dostu Ebu Bekir’e dönerek:

“Ey Ebu Bekir! İşte Cibrîl burada, sana Allah Teala’dan selam getirdi. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki;

"Şu fakr u zaruret içinde bulunman sebebiyle Ben’den razı mısın, yoksa halinden şikayetçi misin?”

Ebu Bekir (ra) bu iltifat-ı ilahî karşısında sevincinden ne yapacağını bilemedi. Adeta dili tutuldu. Bir müddet ağladı, ağladı… Sonra da:

“Rabbimden mi şikâyetçi olacağım? Ben Rabbimden razıyım, ben Rabbimden razıyım, ben Rabbimden razıyım.” Dedi.

Nefs-i Râdiye mertebesinin makamı hafidir. Başlıca özellikleri; keramet, züht, ihlâs, riyazet, zikir ve veradır (şüpheli şeyleri terk etmek). Seyri fillah (Allah’ta), âlemi lahuttur, mahalli sırrın sırrıdır. Bu makamda bulunan kâmil, daha çok Allah`ın "Hayy" ism-i şerifini söylemekle meşgul olur, bu isimle fenası zail olur; "Hayy" ile beka bulur ve "mardiyye" makamına yükselir.

Keramet: Allah’ın Salih, takva sahibi, Velî kullarından zuhur eden olağan üstü hal, diye tanımlanır.

Züht: Züht kavramı genellikle dünyaya karşı olumsuz tavır ve davranışların bütününü ifade eder. Dünya malına, makama, mevkiye, şan ve şöhrete önem vermeme; azla yetinme, çokça ibadet etme, ahiret için hayırlı işlere yönelme zühdün bazı göstergeleridir.

İhlas: Riyadan arınarak her şeyi Allah için yapmak.

Rizayet: Tasavvufi eğitime tabi olan kişinin, nefsinin kötü huy ve ahlaklarından kurtulmak için bir takım çile ve denetim ile nefsin heva ve hevesini denetim altında tutmasıdır.

Zikir: Hatırlamak, anmak demektir. Tasavvufi eğitime başlayan kişi zikir ile nefsine daima Hakkı hatırlatarak kötü huylarından ve masivadan arınmayı hedefler.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?