BIST 100
10.922,86 -0,52%
DOLAR
42,4433 0,18%
EURO
48,8339 -0,22%
GRAM ALTIN
5.551,26 -0,05%
FAİZ
39,67 0,23%
GÜMÜŞ GRAM
67,83 -1,44%
BITCOIN
82.862,00 -4,98%
GBP/TRY
55,5366 0,14%
EUR/USD
1,1498 -0,26%
BRENT
62,14 -1,96%
ÇEYREK ALTIN
9.076,31 -0,05%
Balıkesir Açık
Balıkesir hava durumu
20 °

26 AĞUSTOS; BİR ZAFER, BİR TAARRUZ

ramazan karaca

Dün 26 Ağustos’tu ve bu tarih iki önemli olayın gerçekleştiği gündü. Hepimizin bildiği gibi 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi, diğeri de ülkemizin kurtuluşunun gerçekleştiği zafere dört gün kala başlatılan 26 Ağustos 1922  Büyük Taarruz… Bu iki önemli tarihi gelişmenin üzerinde durulması ve atlanmaması gerekir…

Dün bu iki önemli tarihi olayla ilgili olarak yapılan açıklamalara ve tarihe geçmiş yazılara şöyle bir göz gezdirdim. Vurgulanması gereken hemen hemen her şey anlatılmaya çalışılmış ve yazılması gerekenler de yazılmaya çalışılmış. 950 yıl önce ne olduğu, nasıl olduğu ve sonucunun neler getirdiği o kadar önemliydi ki; hâlâ bu zaferin altında ezilen büyük bir toplumun varlığı ve hatta imkân bulduğu zaman intikamının alınması için tetikte beklendiği çok açık bir gerçek. Bunu nasıl anlıyoruz? Ülkemize karşı takınılan tavırlar ve gösterilen ön yargılı davranışlara şöyle bir bakıldığında net bir şekilde belli oluyor. İşte, 950 yıl önce ilk adımın atıldığı Anadolu üzerinde o günden beri oynanan bütün oyunlar ortada değil mi?

26 Ağustos 1071 tarihinde gerçekleşen Malazgirt Zaferi’nin en önemli iki unsurundan birisi budur ama ondan da önemli bir diğer unsur da, Ordunun başında bulunan Sultan Alpaslan’ın savaşın başında söyledikleri ve sonunda Diyojene gösterdiği davranıştır. Bunlar artık ezberlendiği için burada tekrarlamıyorum ama o kadar önemliydi ki; öncesi o zaferin nasıl kazanıldığının bir göstergesi ve savaş sonundaki de büyük komutan olmanın ne demek olduğunun izahıydı…Malazgirt Savaşının öncesiyle, savaş anıyla ve savaş sonrasıyla yaşananlarını, dünyadaki hiçbir komutanın ve milletin yaşatamadığını ve yaşanmadığını belirtmekte de fayda var.

Şimdi gelelim Anadolu’nun alınmasından yüzlerce yıl sonra işte o günün intikamının alınmasının amaçlandığı ve yedi düvelin saldırdığı ama başaramadığı Kurtuluş Savaşının sonuna gelirken yaşadığımız Büyük Taarruz’a… O taarruz da ne güzel bir tesadüftür ki, aynı güne denk gelmiştir; 26 Ağustos 1922’ye… Zafere giden yolda son saldırı olan Büyük Taarruzun da Anadolu’nun ebedi vatan olma yolundaki rolü çok büyüktür.

26 Ağustos 1922 tarihinde, sabaha karşı saat 05.00'te Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa komutasında Kocatepe’den Yunan mevzilerine karşı topçu ateşiyle taarruza başladı. Saat 05.35’te topçu ateşinin kademeli olarak Yunan savunma hattının gerisine kaydırılmasıyla, Türk piyadesi ana hedeflerine doğru ilerlemeye başladı ve 06.30’dan itibaren tel örgü engellerini aşarak hâkim tepelere doğru saldırıya geçti. İlk olarak Kalecik Sivrisi ve yanındaki tepeler süngü hücumuyla ele geçirildi. Ardından 30 Ağustos Zaferiyle Savaş kazanılmış ve şehirler de birer birer ele geçirilmişti. Zafer Bayramında bunu geniş olarak yine yazarız. Ben bugün Büyük Taarruz’a önemli bir katkı sağlayan bir anekdotla yazımı bitirmek istiyorum. Bu bir ayrıntı gibi durabilir ama biliyoruz ki, o ayrıntılar mükemmelliği, buradaki örnekte de zaferin gelmesine katkı sağlayan bir ayrıntıdır.

“5. Kolorduya bağlı birlikler 24 Ağustos akşamı Sandıklı civarında toplandılar. Herkes heyecan içerisindeydi. Fahrettin Paşa, güzergâh üzerinde keşifler yaptırıyordu. Sandıklı’dan Afyon’a giden yolun doğu yamaçları, Tınaztepe’ye doğru düşman tarafından çok kuvvetli tutulmuştu. Bunun dışındaki tek seçenek, Ahır Dağları geçitlerindeki dar patikalardan devam ederek Sincanlı (Sinan Paşa) Ovası’na uzanan bir güzergâhtı. Bu geçitler üzerinde, ovaya inmeden önce Yörükmezarı köyü vardı. İşte 24 Ağustos akşamı süvarilerin planını değiştiren, bu bölgeye ilişkin bir haber oldu. Yunan işgali altındaki Tokuşlar köyünden Haydar Ağa adında bir vatansever, söz konusu geçitlerin Yunan kuvvetleri tarafından gündüzleri kontrol edildiğini, geceleri ise boş bırakıldığını bildirmişti. Paşa hemen o gece söz konusu bölgede keşif yaptırmış, bulgular Haydar Ağa’nın dediklerini teyit etmişti. Gerçekten de geçitler geceleri tutulmuyordu. Bunun üzerine vakit geçirmeden ordu kumandanlığına durumu bildirdi ve süvarilerin harekâtın başlangıcında, 25 Ağustos gecesi bu güzergâhtan geçerek düşmanın sağ kanat gerisine inmesini önerdi. Bu öneri onaylandı ve hem süvarilerin hem Büyük Taarruz’un kaderi önemli ölçüde değişti.”

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?