
Son yıllarda gerek Türkiye’de gerek dünyada yaşanan akıl almaz olaylar, hepimize pes dedirtecek cinsten.
Her geçen gün, kontrolünü kaybeden insanoğlu, hayal dünyamızı zorlayacak vahşetlere imza atmaktan geri durmuyor.
Çocuklara, kadınlara, engellilere tecavüzden tutun, şiddetin her türlüsü acımasız bir şekilde artıyor.
Televizyonların haber bültenlerinde ve gazetelerin 3. sayfalarında, her gün bir ceviz kabuğunu doldurmayacak nedenlerle, 3-5 bin lira para için insanların en yakınlarını katlettiklerini görüyor, okuyorsunuz.
Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu her yıl 10 Ekim’de kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yılki temasını “Eşitsizliklerin Olduğu Bir Dünyada Ruh Sağlığı” olarak belirlemiş.
Evet dünyada olduğu gibi ülkemizde de şehrimizde eşitsizlikler, adaletsizlikler yok mu ?
Fazlasıyla var.
Bir de tüm bu yaşanan olumsuzluklara son 2 yıldır eklenen korona virüs belası var.
Hatırlasanıza evlerimizden dışarıya adım atmaya korktuğumuz günleri.
Marketlere, benzinliklere akın edilen günleri.
Umarım tekrarı yaşanmaz.
Bu olumsuzluklardan etkilenmemek mümkün gözükmese de ruh sağlığımız her şeyden önemli bence.
Tamam iyi şartlarda yaşamak, evimiz, yazlığımız, çok güzel para kazandığımız işimiz, son model arabamızın olduğu hayatı istemek herkesin hakkı.
Olmuyorsa ne yapacağız?
Oturup kendi kendimize kahır edip, ruh sağlığımızı bozmanın da anlamı yok.
Hayata daha pozitif bakmak için nedenler bulmak gerekir bazen.
Adaletsiz bir yaşam şeklimiz olsa da sağlığımızı ve hele hele ruh sağlığımızı kaybetmemek için çaba göstermeliyiz.
Bunun için ne yapmalıyız derseniz bence hayvanları, çiçekleri sevmeye başlayarak ilk adımları atabilirsiniz.
Onlar gerçekten moralinizi bozmuyor, üstüne üstlük pozitif enerji veriyor.
Deneyin, yanılmayacaksınız.

