
Maalesef günümüzde anlaşılamayan kavramlardan birisi de Mürşid kavramı. Araştırıp okumadan kulaktan dolma bilgiler ile yaftalamaya çalışılan, dini şekilden öteye taşıyamamış hatta din ile işi olmayan, derinlikten uzak kötü niyetli insanların dillerine pelesenk olmuş bir cümle bırakıyorum buraya : “Mürşide bağlanmak şirktir.”
Mürşid, Arapçada; irşad eden, rehber, kılavuz, doğru yolu gösteren, öğüt veren, öğretmen, eğitimci, kaptan, önder gibi anlamlara gelir. Tasavvufî ıstılahta ise mürşid; şeriat ve tarikata uygun olarak, kâmil bir şeyhin huzurunda sülûk edip cezbeye erişmiş, irşad etmeye ehliyetli olduğuna dair hilâfet icazeti almış tarikat lideridir. Yani Mürşid denilen zat Kuran ve Sünneti nasıl doğru anlayarak güzel ahlak sahibi olunuru taliblerine öğreten kişidir. Hemen bu noktada şöyle bir soru gündeme geliyor? Okuyup öğrensinler, neden Mürşid gerekli olsun ki?
Burada ilk olarak şunu düşünmek gerekir ki sadece okumak ve şeklen uygulamak ile güzel ahlak sahibi olunuyor olsaydı ibadet eden birçokları için eleştiriler yapılmazdı. Diğer bir mevzu ise nasıl eğitim almak için okula gidiyor alanında uzman birinden birebir ders alıyorsak Tasavvufta da bu böyledir. Evde oturup kendimiz çalışsak ya neden okula gidiyoruz? Demek ki o bilgileri sindirmiş biri tarafından birebir dinlemek daha öğretici ve etkili oluyor. Yani hali ile bize dersi anlatan biri gerekli.
Tasavvufta Mürşidler için mana doktoru tabiri kullanılır. Hastalandığımızda nasıl doktora çıkıp ilaç kullanıyorsak manevi hastalıklarda da kullanılan bir takım ilaçlar vardır. Daha evvel yazmış olduğum nefs hastalıklarından ( hased, kibir, şirk…) kurtulabilmek için bu iyileşmeyi yaşamış ve tamamlamış bir rehbere ihtiyaç var. Beşeriyetten kaynaklanan hastalıklarımıza doktor ilaç yazdığında ben bunu beğenmedim, kullanmıyorum demek ne kadar saçma ise mana doktoru Mürşidlerin de yazdığı reçete aynen tatbik edilmelidir. Zira şifaya ulaşmak başka türlü mümkün değildir. Tam bu noktada dananın kuyruğu kopuyor ve çoğunluğun şirk zannettiği olay meydana geliyor.
Müridin şifa bulması için dini konularda Şeyhine teslim olması gerekiyor. Yani verdiği ilaçları aksatmadan kullanmalı. Ancak böyle bir teslimiyet için güven ve muhabbet şarttır. Maddesel şifa da gittiğimiz doktoru sevmemiz gerekmez ama manevi doktoru sevmeden şifa bulunamaz. İşin açıkçası kişi sevmediği birinin sözünü dinlemez. Peki ya burada sevilen nedir? Mürşidin şekli, kaşı, gözü mü? Asla değil… Mürid Mürşid de gördüğü güzel ahlakı sever ve o ahlakla ahlaklanmak ister. Bu ahlak ise Resullullah’ın (sav) ahlakı yani Kuran ahlakıdır. Ve bu sevgi asla ama asla bazılarının sandığı gibi Allah’ı sevmekle aynı cümle içinde bile geçemez. Sadece umulur ve istenir ki güzel ahlaka sahip olduğumuzda Allah’ın rızası ve sevgisi de kazanılmış olur.
Velhasıl kişi zaten şirkten kurtulmak için bir Mürşid arar. Çoğumuz farkında olmayarak zaten Allah’a şirk koşuyoruz. En başta da nefsimize uyarak ve taparak şirk koşuyoruz.Allah’ın değil de nefsin dediklerini yaptığımız için şirk koşuyoruz. Ondan fazla değer verdiğimiz her şey bizim putumuz. İlla bir heykele tapmak değildir şirk. Makamın Allahtan olduğunu bilmeyerek kendim başardım demekte bir şirktir. Say say bitmez…
Gelelim diğer meselemize. Mürşidi aracı etmek? Şunu tefekkür etmek gerekir ki insan Allah ile direkt muhatap olup ondan bilgiyi öğrenecek seviyede yaratılmış olsaydı yüz yirmi dört bin peygamber gönderilmezdi. Alemlere rahmet olarak indirilen Peygamberimiz dinimizi Cebrail as’dan öğrenmiştir. Buraya dikkat! Allah en sevdiği kuluna bile aracı göndermiş. Cebrail’i Peygamberimize Mürşid eylemiş. Peygamberimiz de Sahabeye, Sahabe Tabiine, Tabiin Tabei Tabeine Mürşidlik yapmıştır. Kıyamete kadar da böylece gidecektir. Daima bir öğreten ve öğrenmeye hevesli öğrenci bulunacaktır.Daha uzun uzun yazılır bu konu hakkında ama sizde bilirsiniz ki anlamak istemeyene bir şey anlatamazsınız.Ama belki anlamak isteyenler vardır, anlamaya ihtiyacı olanlar… Bizim kelamımız da onlara şifa olsun inşaallah.
Hayırlı Cumalar olsun...

