
Geçen haftaki yazımızda Mürşidin doğru yolu gösteren, irşat eden kimse olduğunu belirtmiştik. Tasavvufta Şeyh olarak da kullanılan bu kavram Arapça kökenli olup Hakk’a ulaşan yoldaki tehlikeleri bilerek müridi uyaran, kulu Allah’a, Allah’ı kula sevdiren kişi olarak tanımlanmaktadır.
Resûl-ü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurmuşlardır ki: “Muhammed'in ruhu, kudreti kabzasında bulunan Allahu teâlâ hakkı için, muhakkak ki Allahu azim üş-şânın en sevgili kulları; Allâhu Teâlâ’yı kullarına sevdiren ve kulları da Allâhu teâlâya sevdirenlerdir.”
Sadece bu hadisi şerif bile bize onların yaptığı işin önemini ve Hak katındaki değerini göstermeye kâfi olur.
Mürşit odur ki; talibe kendi kusurlarını gösterir, ardından da bu kusurları nasıl düzeltebileceğini anlatır. Nefs ve kalp tezkiyesi ile cilanan gönüllerde ise Hakk’ın sıfatları görünmeye başlar. Kişi tanımadığı Allah’ı nasıl sevebilir ki?
Bu sıfatları gören kişinin görebilme ölçüsüne göre marifeti ve muhabbeti artar. Allah'ın güzelliğini gören kalpte içinde ondan gayrı ne varsa çıkarır. İşte Şeyhler bu süreci talebelerine öğreten ve onlara eşlik eden bir öğretmendir.
Hakk'ı arayan için elzem olan Mürşit bulmanın önemini anlatan bir diğer söz ise; “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır” sözüdür. Bir kişi bilmediği bir yola yalnız çıkarsa kaybolma ve aldatılma ihtimali o oranda artar. İşte o vakit insanların ebedi düşmanı olan ve daim bizi yoldan çıkarmaya odaklanmış şeytana gün doğar. Bundandır ki; büyükler bu çetin yolda Mürşidin önemini bu sözle ifade etmişlerdir. Çünkü Mürşit bu yolu evvelce yürümüş ve başarıyla mezun olarak İrşat ile görevlendirilmiştir.
Hz. Mevlâna da Şeyh bulmanın önemini şu şekilde dile getirmiştir: “Ey sâlik; bir pîr intihab (seçmek) et. Zira bu manevi sefer, kılavuz olmayınca çok afetli, korkulu ve muhataralıdır. Sıkça geçtiğin bir yolda bile kılavuzsuz gidersen şaşırırsın. Eşeğinin boynundan yakala, istikamet caddesini bilenlerin ve onun doğruluğuna gidenlerin yoluna çek.”
Bu yol batın yoludur ve çok uzundur. Zorlu geçitleri vardır. O geçitleri görecek bâtın gözü gereklidir. Hakkı batıldan ayıran bâtın kulağı sonra bâtın dili gerektir. Bu yolda yürüyecek tâliplere, bâtından türlü türlü vesveseler görünür. Tâlip, bunları hak sanarak kâfir bile olabilir. Ya da Allah korusun yolunu şaşırabilir. Onun için, bir Şeyhe iradet getirmek zaruridir ki, o tehlikelerden geçebilsin ve muradına erebilsin.
Hayırla kalın, Cumalar mübarek ola...

