
Geçen hafta, “Virüsün inine girdim” demiştim, Cuma sabahı inden babamla birlikte çıktık çıkmasına ama işler çok da yolunda gitmedi.
Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgiyi anlatabilmek için kısa kısa yazayım;
Babam, Cuma sabahı Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi’nden taburcu oldu ve ambulansla eve geldik. O akşam pek bir sorunumuz olmadı.
Eşim, Cumartesi akşamı, 23:39’da sol kolunun üzerinden yatmakta olan babamı “Diğer tarafa çevirelim” dedi.
Ben de 00:00’da çevirmeyi planladığımı söyledim…
Ama O, “Çevirelim ki bir sorun olursa gözlemleyebilelim” dedi.
Bana da mantıklı geldi ve babamı sağ kolunun üzerine döndürdük ki bu arada 2-3 dakika geçti.
23:50 gibi keyfinin kaçtığını hissettik…
23:56’da 112’yi arayıp, babamın solunumunun bozulduğunu dile getirip, ambulans istedim.
00:02’de babamın kalbi durdu ve hayatımın ilk kalp masajını babama yaptım.
00:07’de ambulans geldi ve babam, vakit kaybetmeden Balıkesir Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne sevk edildi.
İlk kalp masajımı yaparak başlattığım işlemi, ambulansta ve Acil Servis’te sürdüren hekimler ve diğer sağlık personelinin yoğun çabası, Allah’ın izniyle sonuç verdi ve 01:00 civarında babamdan nabız alınmaya başladı.
Doktor, “5-10 dakika takip edeceğiz. Böyle seyrederse Yoğun Bakım’a alacağız” demeden önce, bir hastanın yoğun bakıma alınmasına sevineceğim hiç aklıma gelmemişti.
01:15’te Acil Servis Kırmızı Alan’ından Hasta Kabul’e açılan minik pencere aralanıp, Yoğun Bakım’a yatış işlemi gerçekleşeceği söylendiğinde, görevliye yaklaşıp, “İsmail Duroğlu mu” diye sordum.
Aldığım “Evet” cevabı ile yaşadığım sevinci ise sizlere anlatabilecek kelime dizisi bende maalesef yok.
Rabbime şükürler olsun ki 01:23 gibi Yoğun Bakım’a ulaşan babam, solunum cihazına bağlı olsa da şu saate kadar yaşama tutunmaya çalışıyor.
İnşallah, siz bu satırları okurken de direnmeye devam eder…
Bunun için duaya ihtiyacı var…
Dualarınızı esirgemeyin…
Ben de bu vesileyle, babama ilk müdahaleyi yaparak hastaneye naklini gerçekleştiren 112 ekibine, Balıkesir Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde uzunca bir süre, bıkıp usanmadan nabız alabilmek için çabalayan hekimler ve diğer sağlık personelinin yanı sıra Yoğun Bakım’da tedavinin devamını sağlayan tüm ekibe müteşekkir olduğumu dile getireyim.

