BIST 100
10.922,86 -0,52%
DOLAR
42,4380 0,16%
EURO
48,9013 -0,08%
GRAM ALTIN
5.552,10 -0,04%
FAİZ
39,67 0,23%
GÜMÜŞ GRAM
68,18 -0,95%
BITCOIN
84.250,00 -1,03%
GBP/TRY
55,6323 0,31%
EUR/USD
1,1513 -0,13%
BRENT
62,56 -1,29%
ÇEYREK ALTIN
9.077,69 -0,04%
Balıkesir Açık
Balıkesir hava durumu
15 °

Diyet Kapitalizmi’ni elinizin tersiyle itin!

irfan duroğlu

Doğru bildiğiniz birçok diyet yalanını unutmaya ve vücudunuza yeni bir açıdan bakıp, ona göre davranmaya hazır mısınız?

Çok çok eskilerde değil, yaklaşık olarak bundan yüz yıl öncesine kadar, daha fazla vücut yağına sahip olmak, bugün olduğu gibi obezite damgası yemiyordu.

Aksine zenginlik ve sağlığın bir işareti olarak görülüyordu.

Kaldı ki kadın vücuduna olduğu kadar erkeklerin fiziksel durumuna da bakış açısı, çağlar boyunca değişiklik gösterdi.

Anlayacağınız, kadınların güzellik standartlarının şehvetli ve kıvrımlıdan kum saati şekline, bugünlere yaklaştığımızda ise sıfır bedenimsi vücutlara doğru evrilmesi kolay olmadı.

Erkeklerde de durum farklı değil; 60'lı ve 70'li yıllarda daha ince bir fizikle öne çıkma eğiliminde olan vücut yapıları, şimdilerde kaslı ve iriye dönüştü.

Giderek de irileşmeye devam ediyor...

İyi de bu değişimi ortaya çıkaran ne?

Her şeyi paraya endeksleyen Kapitalist sistemin beraberinde getirdiği Diyet Kültürü'nün bu işte baş aktör olduğunu söylemek zor değil.

Diyet Kültürü, zayıflığa tapan ve vücut büyüklüğünü sağlık veya iyilik haliyle eşitleyen bir dizi inanç ve uygulama olarak kabul görüyor. 

Aynı zamanda güzelliğin ön planda tutulduğu bir mercek olarak da değerlendirmek mümkün. 

Başka bir deyişle Diyet Kültürü; O sırada 'Mükemmel' olarak kabul edilen şeylere dayalı olarak sosyal olarak belirlenmiş standartları yansıtıyor. 

İyi de kime ne?

Diyet Kültürü'nün en üzücü yanı, tüketicileri başarısızlığa ve hayal kırıklığına uğratıp, yeni arayışlara itmesidir.

Bunun en temel sebebi de 'Mükemmel' olarak tanımlanan vücut şekillerinin sürekli değişime uğramasıdır. 

Onu kovalamaya devam edersek, yakalayabileceğimiz tek şeyin hayal kırıklığı ve olduğumuz halin yeterli olamaması korkusu olduğunu bilmek ve ona göre hareket etmek zorundayız.

Yaygın 'Diyet Kültürü' yalanlarıyla birlikte bu standartlar, yeterince iyi olmadığımız mesajını taşıyan sürekli bir dış baskı kaynağıdır. 

Bunun yerine, şu anki halimizde yanlış, eksik veya şekilsiz bir şey olmadığını kabul ederken vücudumuzda sağlıklı değişiklikler yapmak istememizin normal olduğunu anlamamız gerekiyor. 

Kısaca 'Vücut Uyumu' olarak tanımlayabileceğimiz bu duruma ayak uydururken, şu yalanlara inanmaktan da vazgeçelim:

Şeker kötüdür: Oysa doğru mesaj; aşırı şeker tüketiminin verebileceği zararlar olmalıdır. Gün boyunca aşırı şeker tüketimi, diş sorunlarına, besin eksikliğine ve kan şekeri kontrol sorunlarına neden olabilir. Makul miktarlarda şekerin tadını çıkarmak ise tamamen kabul edilebilir.

Ekmek kötüdür ve kilo aldırır: Pek çok öğünün vazgeçilmezi olan ekmek, kötü veya zararlı olmanın aksine keyifli bir gıda ürünüdür ve doğru seçimlerle kaliteli besinler sunabilir.

Unutmayın ki; Ekmek, tek başına doğrudan kilo alımına neden olmaz.

Kilo vermek iyidir: Vücut ağırlığı, tek başına sağlık veya hastalık göstergesi olarak kabul edilemez. Aksine, fazladan verilen her kilo, bir hastalık veya işlev bozukluğu belirtisi olabilir.

Ağırlık, kişinin sağlığını değil yerçekimi ile olan ilişkisini temsil eder.

Kalori yakmak için çalışmak zorundayız: Bizler fiziksel varlıklarız ve varlığımızın doğası gereği, vücut ağırlığımızı ve sağlığımızı korumak için bile gıda tüketmemiz gerekir. Burada dikkat edeceğimiz husus; makul miktarda kalori alıp, düzenli fiziksel hareketin tadını çıkarmaktır.

Egzersiz, tatlı yemenin cezası veya bir dilim pizza kazanmanın yolu değildir.

Yerken de zevk alacaksınız, hareket ederken de...

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?