
Köpeklerin gözlerinde insanlardan ve birçok canlıdan farklı olarak 3’er adetten toplam 6 tane göz kapağı mevcuttur. Alt ve üst göz kapaklarından farklı olarak daha ince ve gözün kenar kısmına yerleşmiş bir göz kapağı daha bulunmaktadır. Gözün anatomik yapısı içinde de göz yaşı oluşumunu sağlayan ‘harder bezi’ adını verdiğimiz göz yaşı bezleri de göz kapağı altında ve gözün kenarlarında lokalize olmaktadır. Harder bezi gözün nemli tutularak kolay hareket etmesini sağlayan bir göreve sahiptir.
Çeşitli nedenler ile harder bezinin çevre dokulara olan bağlantılarında meydana gelen zayıflık ve kopmalar veya harder bezi hiperplazisi sonucu 3. göz kapağını dönerek dışarıdan görülebilir hale gelmesiyle hastalık şekillenmektedir. Hastalık 3. göz kapağının göz kenarlarından prolabe olması soncu meydana gelen görüntünün yuvarlak, kırmızı oluşuyla kiraz meyvesini andırması nedeniyle kiraz göz hastalığı adını almıştır.
Gözdeki bağ dokusuyla birbirine bağlı olan harder bezi ve 3 . göz kapağı genetik faktörler, enfeksiyonlar veya küt travmalar sonucunda bağlarında zayıflık veya kopmalar meydana gelmesiyle birbirinden ayrılabilirler. Bu ayrılma sonucunda daha ince ve zayıf yapıya sahip olan 3. göz kapağı gözün kenarından dışarıya çıkmaya başlayarak hastalığı meydana getirir. Hastalığın başlangıcında göz dışında kalıcı olmayan durum zamanla kalıcı hale gelerek hem köpeği hem de sahibini rahatsız etmeye başlar. Kitlenin göz dışına çıkmasıyla köpekler de koyu bir sıvı sızıntısı ve sürekli gözü kaşıma isteği gözlemlenmektedir. Mevcut durum sonrasında tedavi ye başlanmaz yada geç kalınırsa gözde görüş kaybı yada gözün fiziksel kaybı kaçınılmaz bir hal alabilmektedir.
Her ne kadar hastalık oluşumuna sebep olan nedenlerden bahsettiysek te hastalığın tam olarak nasıl meydana geldiği bilinmemekte ve halen hastalığın nedenlerine dair çalışmalar devam etmektedir. Hastalığın medikal olarak tedavisi mümkün olmamakla beraber tek tedavi yöntemi tek veya çift gözde cerrahi müdahaledir. Fakat genel olarak 1 yaş altı hayvanlarda görülen hastalığa genetik olarak yatkın hayvan türleri olarak Amerikan Cocker Spaniel, Beagle, Basset Hound, Lhasa Apsos, İngiliz Bulldog, Çin Sharpei, Newfoundland, Burma ve Cane Corso gibi ülkemizde de yoğun olarak bulunan türleri sayabiliriz.
Hastalığın tanısı dış bakıda oldukça rahat konulabilmektedir. Fakat bu noktada önemli olan hastalığın gözde bıraktığı harabiyetin tespit edilmesidir. Eğer ki harder bezinin şişmesi veya tıkanması durumunda göz yaşı üretimi düşeceğinden gözde kuruma veya kornea da çizik veya yırtılmalar meydana gelip gelmediği kontrol edilmeli mevcut durumun kornea da ülserleşmeye ve enfeksiyonlara neden olması engellenmelidir. Bu durumun tespiti içinde schirmer göz yaşı testi uygulanarak gözün kuruyup kurumadığının tespiti yapılmalıdır.
Tedavi de tek yolun cerrahi müdahale olduğunu bunun da göz dışına prolabe olan göz kapağının gözün içine yerleştirerek sabitlenmesidir. Fakat ilerlemiş olgularda göz kapağı bezi işlevini yitirdiğinden dolayı bezin total olarak alınması gerekebilmektedir. Bu tarz durumlarda gözde göz yaşı üretiminde azalma ve kuruma meydana geleceğinden dolayı pek fazla tercih edilen bir durum olmamasına rağmen mecbur kalınıldığı durumlar da bezin bütün olarak ekstiripasyonu gerçekleştirilmektedir.
Operasyon sonrası köpeğin söz konusu bölgeye fiziksel olarak müdahale etmemesi için mutlaka Elizabeth yakalıklarının kullanılması gerekmektedir. Yakalık kullanılmadığı durumlarda bölgedeki ağrı ve kaşınmalar nedeniyle köpekler patileri ile ameliyat yerini kaşıyıp yaranın ve dikişlerin açılmasına sebebiyet vermektedirler. Söz konusu yakalıkların operasyon sonrası 2-3 haftalık süre ile kullanılması gerekli olup bu zaman dilimi içinde de medikal tedaviye dikkat edilmesi gerekmektedir. Operasyon sonrasındaki dönem de mutlaka gözde kuruluk testlerinin düzenli olarak yapılması gerekmektedir. İlk zamanlarda olumsuz bir durumla karşılanılmasa da ilerleyen dönemlerde gözde kuruluğa bağlı ülser, enfeksiyon ve perporajlar ile karşılaşılabilme ihtimali oldukça yüksektir.

