
Köpeklerde kulak enfeksiyonları şiddetli kaşıntı ve ağrılara neden olan erken teşhis edildiğinde kolayca tedavi edilebilen fakat göz ardı edildiğinde hayvanda ciddi bir şekilde tahribata ve inkoordinasyona sebebiyet veren bir hastalıktır.
Öncelikle hastalığa giriş yapmadan önce kulağın dış, orta ve iç kulak olmak üzere 3 bölümden meydana geldiğini bilmemiz gerekir. Kulak enfeksiyonları çoğunlukla dış kulak yolundan köken alan bakteri veya mantar kökenli hastalık etkenlerinin orta ve iç kulağa ulaşarak hastalığı oluşturmaktadırlar. Dış kulak yolunda meydana gelen kızarıklık, apse ve hafif kaşıntıyı gözle görebildiğimizden dolayı kolayca tedavi edebilirken orta ve iç kulaklardaki değişimleri maalesef dışarıdan görememekteyiz. Bu durumda hastalığın ilerleyip hayvanımızın genel durumunun bozulması yada hastalık semptomlarını göstermesiyle hastalıktan şüphe etmekteyiz.
İç ve orta kulak enfeksiyonlarında hayvanlarımızın sürekli başını salladığını, kulağına patisini götürdüğünü, başının bir tarafa devamlı eğik olduğunu, huysuz davrandığını, kulak çevresine dokunulduğunda aşırı tepki gösterdiğini görürüz. Bunun yanında kulaklarda siyah-kahverengiye varan koyu bir sıvı akıntı, kötü koku, kulak çevresinde şişme ve kızarıklık, ateş, ishal gibi fiziksel belirtiler de köpekte kulak enfeksiyonların da sıklıkla gözlenen belirtilerdir. Tüm bunların yanında köpeğimizde denge sorunu yada sağırlık gibi bir durumla ani bir şekilde karşılaşırsa hiç vakit geçirmeden veteriner hekiminize başvurmalısınız.
Kulak enfeksiyonlarının genellikle bakteri veya mantar kaynaklı olduğunu fakat bunlarla birlikte günlük hayatımızda yaptığımız hatalarında bu hastalığa sebebiyet verebileceğini unutmamamız gerekmektedir. Köpeğimizi yıkadıktan sonra kulaklarının iyi kurutulmaması sonucunda kulaktaki nem bakteri veya mayanın çoğalması için gerekli ortamı hazırlayabilmektedir. Onun için her banyo sonrası köpeğimizin kulaklarını güzel bir şekilde kurulamalıyız. Bununla birlikte kulak çevresinde ve dış kulak yolunda ki aşırı kıllanmalar hastalık etkenlerinin bölgede tutunmasını ve çoğalıp hastalığı meydana getirmesine imkan vermektedir. Bunun önüne geçilmesi için kulak bölgesindeki kıllanmaların düzenli olarak engellenmesi gerekmektedir.
Alerjisi olan köpeklerde kulak enfeksiyonlarının görülme sıklığı oldukça fazladır. Hastalığın özellikle yaz aylarında gözlemlendiğini düşündüğümüzde gıda, çevresel, polen ve toza karşı hassasiyeti olan köpeklerde kulak enfeksiyonlarının daha sık görüldüğünü rahatça söyleyebiliriz.
Aynı zamanda kulak yolunda yaşayan gözle görülmesi mümkün olmayan kulak akarlarının varlığında da kulak enfeksiyonlarının görülme sıklığı artmaktadır. İnanılmaz derece de kaşıntıya sebep olan akarlar kulak enfeksiyonu ile aynı belirtileri gösterirken tedavi edilmediği takdir de kulak enfeksiyonlarına neden olmaktadırlar. Kulak akarlarının kulak enfeksiyonları ile aralarındaki en büyük fark akarların bulaşıcı enfeksiyonun bulaşıcı olmamasıdır. Eğer ki köpeğinizde kulak akarına bağlı belirtiler gözlüyorsanız evinizde baktığınız başka hayvanınız da varsa mutlaka tüm hayvanlarınızı kulak akarı yönünden tedavi ettirmeniz sizin yararınıza olacaktır. Akarlar genellikle genç ve yavrularda gözlemlenirken nadir de olsa yetişkinlerde de görülebilmektedir.
Hastalığın teşhisi veteriner hekimler tarafından kolayca koyulabilmektedir. Otoskop adı verilen alet ile iç kulağa kadar rahatlıkla bakılabilmekte sitoloji, kültür/duyarlılık testi ve kan analizleri ile de tür ve cins tayini yapılabilmektedir. Çok şiddetli olgularda hastalığın derecesinin belirlenebilmesi için manyetik görüntülemelere de ihtiyaç duyulabilmektedir.
Hastalığın kökeni belirlendiğinde tedavisi oldukça kolay olmakla beraber tedavi de oral, topikal ve cerrahi yöntemler tercih edilebilmektedir. Topikal tedavide çoğu zaman kulağa dışarıdan merhem yada damla şeklinde ilaçlarla müdahale edilmektedir. Biraz daha basit ve ilerlememiş olgularda tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Oral tedavide ise ilerlemiş veya ciddi iç veya orta kulak enfeksiyonlarında içeriden dışa tedavi anlayışıyla tercih edilen genellikle geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanıldığı tedavi yöntemidir. Cerrahi yöntem ise şiddetli kronik hastalığı olan kulakların artık tıbbi tedavilere yanıt vermemesi sonucunda yapılan ameliyat ile yeni bir kulak kanalı açmak veya bazen hastalıklı tüm dokuyu tamamen çıkarmaktır.
Hastalıktan korunmak için hayvanlarımızın paraziter tedavilere dikkat edilmesi aynı zaman da özellikle yaz aylarında deri ve kulak temizliğine ciddi anlamda özen gösterilmesi gerekmektedir.

