
KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Balıkesir Şube Başkanı H. İbrahim Kilciler, yaptığı açıklamada, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin iki haftada aşılanmasını istedi.
Salgının hızının artması sonrasında hem ülke genelinde hem de yüz yüze eğitim alanında ağır bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu belirten Kilciler, yapmış oldukları açıklamalarda, salgınla mücadelenin doğru yönetilmemesine ilişkin eleştirilerini ve önerilerini kamuoyuyla ve kamu yöneticileriyle paylaştıklarını hatırlattı.
Açıklamasında salgını yönetmek yerine salgının sonuçlarını hafifletmeye dönük politikaların salgınla mücadelede istikrar getirmediği gibi, önlemlerin sıkılaştırılması ve gevşetilmesi arasında tarif edilen normalleşme politikasının da haklarını korumaya yetmediğini anlatan Kilciler, “Bir yılı aşkındır devam eden bu süreçte taşıdığımız sorumluluğun bilinciyle göstermiş olduğumuz çabaların en azından eğitim alanında tıkalı kulakları açmaya başladığını görüyoruz. Son alınan kararlarla birlikte eğitim emekçileri için aşı planlaması yapılmasında bu çabalarımızın bir etkisi olduğu açıktır. Biliyoruz ki uyarılarımızın ve çağrılarımızın daha güçlü karşılık bulması, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığını korumakla kalmayacak, öğrencilerin eğitim hakkı üzerindeki ihlalleri de sonlandıracağı gibi toplum sağlığının korunmasında mesafe alınmasını sağlayacaktır” dedi.
“ÖNERİMİZİ DİKKATE ALIN”
Sağlıklı ve güvenli koşullarda yüz yüze eğitimin mutlaka hayata geçirilmesi için bu kısmi kapama sürecinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Kilciler, “Ancak yüz yüze eğitime devam edecek olan 8. ve 12. sınıf öğretmenlerinin ve okuldaki diğer eğitim emekçilerinin aşı randevuları henüz açılmamıştır. Öğrenciler arasında bulaş riskinin yüksek olduğu yaş grubunda olan bu sınıflarda görev yapan eğitim emekçilerinin aşı randevularının dahi açılmaması güven verici bir tutum değildir. Yüz yüze eğitime son kez ara verilmek isteniyorsa en temel tedbir olan aşının yaygınca ve hızlı bir biçimde uygulanması hayati önemdedir. Çocuğu öğrenci olan aileleri, eğitim emekçilerini ve ailelerini düşündüğümüzde genel toplum sağlığı açısından da önemi ortada olan eğitimde aşının, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonuyla tüm eğitim ve bilim emekçilerini kapsaması gerekmektedir. Üstelik bunun için hâlihazırda kullanılmakta olan yaklaşık 30 milyon olduğu söylenen aşının, sadece 1/10’u eğitim alanına ayrılarak, iki hafta içinde ilk dozları tamamlamak mümkündür. Süresi geldiğinde yapılacak ikinci dozlarla birlikte eğitim alanında sağlıklı ve güvenli bir ortam için çok önemli bir mesafe alınmış olacak ve yeniden acil uzaktan eğitime geçme tartışmaları son bulacaktır” diye konuştu.
“OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLER BAKICI DEĞİL EĞİTİM EMEKÇİSİDİR”
Eğitim Sen’in, çağrıları ve uyarıları sonrasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Sağlık Bakanlığı’nın harekete geçerek “ilkokul ve okul öncesi kurumlarda bulunan öğretmenler, psikolojik danışmanlar, okul yöneticileri ve okul çalışanlarından oluşan 425 bin 430 kişinin aşı randevusuna dâhil edildiği”nin açıklandığını ifade eden Kilciler, “Bu gelişme olumlu olmakla birlikte, aşı olması gereken eğitim emekçilerinin sayısı bu sayıdan katbekat fazladır. Yaygınca ve hızlı bir şekilde hareket edilmesi durumunda, eğitim emekçilerinin tamamını iki hafta içinde aşılamak imkânlar dâhilindedir. Maske, mesafe, hijyen konusunda öz bakım becerilerini tamamlayamamış 3-6 yaşına kadar olan öğrenciler ile haftanın beş günü kesintisiz 6 etkinlik saati eğitime devam etmesi istenen okul öncesi eğitim emekçilerinin sorunlarına duyarsız kalınamaz. Kamu kurum ve kuruluşunda 10 yaş altı çocuğu olan annelerin idari izinli sayılması ve bu durumun “ebeveyn” olarak dönüşümlü düzenlenmemesi ayrıca eleştirilmesi gereken bir konu olmakla birlikte, kendisi de bir ebeveyn olan okul öncesi öğretmeni annelerin bu karardan da ayrıştırılması ve idari izinden yararlandırılmaması neticesinde yaşadığı mağduriyet katlanarak artmıştır. MEB, öğretmen odası bulunmayan, teneffüs hakkı olmayan okul öncesi öğretmenlerimiz için çalışma saatlerini ve çalışma ortamlarını yeniden gözden geçirmeli ve düzenleme yapmalıdır” dedi.
“ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINA ÖZEL İLGİ İSTİYORUZ”
Özel eğitim kurumlarının her kademesine özel bir ilgiyle yaklaşılması ve aşı programına hızla dâhil edilmesi gerektiğinin açık olmakla birlikte, içinde bulunduğumuz salgın koşullarında bu kurumların üçüncü kademesine dikkat çekmek istediklerini kaydeden Kilciler, “Bu kademede eğitim-öğretim gören öğrencilerin engel düzeyleri ve engel nitelikleri gereği, fiziksel mesafeye uyma ve maske takma konusunda zorluklar yaşanmaktadır. Söz konusu zorluklar adı geçen eğitim-öğretim kurumlarında salgının yayılmasında bir etken olabilmektedir. Bu nedenle bu kademede görev yapan eğitim emekçilerinin bir an önce aşılamada öncelikli gruplar arasına alınması gerekmektedir” diye konuştu. Cengiz GÜNER

