
Türkiye’nin ekonomik coğrafyasında iki kent dikkat çekici bir denge arayışının sembolü haline geldi: Balıkesir ve Kocaeli. Bir yanda sanayinin devleriyle çevrili Kocaeli, diğer yanda hem sanayiye hem tarıma yaslanan Balıkesir…
İki şehir de büyüyor, dönüşüyor ama farklı yolları tercih ediyor. Bu karşılaştırma, Balıkesir’in kalkınma modeli üzerine düşünmeyi gerektiriyor: Acaba sürdürülebilir kalkınmanın sırrı sanayi mi, yoksa köklü tarım ekonomisi mi?
Kocaeli: Sanayi Gücüyle Ekonominin Motoru
Kocaeli, Türkiye’nin sanayi kalbinin attığı yer olarak biliniyor. Gebze, Çayırova, Körfez ve Kartepe gibi ilçeler; otomotivden petrokimyaya, makineden savunma sanayisine kadar geniş bir üretim yelpazesine sahip. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Kocaeli, 2024 yılında Türkiye sanayi üretiminin yaklaşık %13’ünü tek başına karşıladı.
Bu büyüklük, sadece üretim kapasitesinden değil, lojistik avantajlardan da geliyor. İstanbul’a komşuluğu, limanları, otoyol ve demiryolu hatları Kocaeli’yi bir endüstriyel merkez haline getirdi. Ancak bu güçlü yapı, zaman zaman çevre kirliliği, nüfus yoğunluğu ve yaşam kalitesi gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
Balıkesir: Tarımın Gücüyle Dengeli Büyüme Arayışı
Balıkesir’in kalkınma modeli, Kocaeli’nin sanayi yoğun yapısına göre daha dengeli bir rota izliyor. Kent, hem tarım hem sanayi hem de turizm ekseninde çok yönlü bir büyüme stratejisi uyguluyor. Zeytin, süt, et ve tahıl üretimiyle tarımsal gelirini korurken, Bandırma ve Gönen gibi ilçelerde sanayi yatırımlarını güçlendiriyor.
2024 yılında Balıkesir’de tarımsal üretim değeri 82 milyar TL’ye ulaştı. Aynı yıl sanayi sektöründe 5 milyar doları aşan ihracat gerçekleşti. Bu tablo, şehrin üretim çeşitliliğini ve ekonomik esnekliğini açıkça gösteriyor.
Sanayi Yatırımları: Bandırma ve Susurluk Öne Çıkıyor
Kentin kuzeyinde Bandırma, Balıkesir sanayisinin vitrini haline geldi. Limanıyla ve organize sanayi bölgeleriyle Türkiye’nin yeni lojistik merkezlerinden biri olarak görülüyor. Bandırma OSB’de son iki yılda 30’a yakın fabrika üretime geçti.
Bunun yanında Susurluk ve Gönen, gıda işleme ve süt ürünleri tesisleriyle öne çıkıyor. Bu ilçelerdeki üretim, sadece yerel değil ulusal pazara da yöneliyor. Balıkesir’in kalkınma modeli burada netleşiyor: Sanayi, doğrudan yerel tarım ürünlerine dayandığı için kent ekonomisi kendi ekosistemi içinde büyüyor.
Tarımın Direnci: Manyas ve Sındırgı Modeli
Kocaeli, sanayide devleşirken; Balıkesir’in iç kesimlerinde tarım hâlâ güçlü bir dayanak noktası. Manyas, süt üretiminde Türkiye’nin önde gelen ilçelerinden biri. Sındırgı ise el sanatları, doğal ürünler ve kırsal turizmle ekonomik çeşitliliği sağlıyor.
Tarımda dijitalleşme de bu modelin bir parçası. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı Akıllı Tarım Uygulamaları projesiyle üreticiler, sensör destekli sulama sistemlerini ve verim analizlerini kullanmaya başladı. Bu sayede üretim maliyetleri azalırken, çevresel sürdürülebilirlik de sağlanıyor.
Bu tablo, Balıkesir’in kalkınma modelinin temel farkını ortaya koyuyor: Sanayileşme süreci tarımı dışlamıyor, aksine tarımı güçlendiriyor.
İki Kentin Ortak Noktası: Yatırım ve Denge
Balıkesir ve Kocaeli arasındaki fark, aslında Türkiye’nin ekonomik geleceğine dair bir tartışmayı da gündeme getiriyor. Bir yanda endüstrileşmenin hızla ilerlediği ama çevre ve nüfus baskısıyla sınırlarına yaklaşan Kocaeli, diğer yanda çok sektörlü, daha esnek bir büyüme rotası izleyen Balıkesir var.
Ekonomistler, bu farkı şöyle yorumluyor:
“Kocaeli üretim gücünü yoğunlukla sanayiden alıyor, Balıkesir ise çeşitlilikten. Geleceğin şehirleri, bu iki modelin dengesini kurabilen yerler olacak.”
Geleceğin Modeli Balıkesir mi Olacak?
Türkiye ekonomisi büyürken artık sadece üretim değil, yaşam kalitesi de önem kazanıyor. Bu noktada Balıkesir’in kalkınma modeli, sürdürülebilirlik ve çeşitlilik açısından öne çıkıyor. Kent, hem tarımda hem sanayide dengeyi koruyarak bölgesel kalkınmanın yeni bir örneğini sunuyor.
Kocaeli devasa sanayi tesisleriyle ekonominin lokomotifi olmaya devam ederken, Balıkesir üretim çeşitliliğiyle sessiz ama istikrarlı bir büyüme çiziyor. Belki de gelecekte Türkiye’nin kalkınma stratejisi, bu iki kentin deneyimlerinin birleşiminden doğacak: Üreten ama tükenmeyen şehir modeli.