Hıdırellez: Baharın Büyüsünü Yeniden Yaşamak

Bir kez daha Hıdırellez’i kutladık. Doğanın uyanışını, baharın gelişini ve umudun tazelenişini simgeleyen bu özel gün, hem Anadolu’nun hem de Balkanlar’ın en köklü geleneklerinden biri. Hıdırellez, yalnızca bir mevsim değişimi değil; aynı zamanda dileklerin, duaların, birlikteliğin ve doğaya duyulan saygının da sembolü.
Halk arasında Hızır ve İlyas peygamberlerin yeryüzünde buluştuğu gün olarak kabul edilen Hıdırellez, özellikle gece yakılan ateşlerle, dileklerin yazıldığı kâğıtlarla ve ritüellerle hafızalara kazınır. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece birçok kişi gül ağacının altına dileklerini gömdü, bazıları ateşin üzerinden atladı, kimileri ise sabahın erken saatlerinde yeşil alanlarda yürüyüş yaptı. Her biri, eskiyle yeni arasında bir bağ kurmanın farklı bir yolu.
Bu yıl Hıdırellez’e dair dikkat çeken bir diğer unsur ise insanların doğayla olan bağını yeniden keşfetmeye duyduğu ihtiyaçtı. Pandemi sonrası dönemde sosyal hayatın normale dönmesiyle birlikte, insanlar açık hava etkinliklerine daha çok yöneldi. Hıdırellez de tam bu noktada, kalabalıkların coşku içinde bir araya geldiği, şenliklerin ve halk oyunlarının yeniden hayat bulduğu bir gelenek olarak öne çıktı.
Dileklerin gerçek olup olmamasından çok, onların içtenlikle yazılması ve umutla beklenmesi önemli. Belki de Hıdırellez’in bize en büyük armağanı budur: Umudu canlı tutmak. Geleceğe dair güzel düşünceler beslemek ve doğayla yeniden bağ kurmak.
Bu yıl da olduğu gibi, dilerim ki herkesin dilekleri gerçek olur. Bahar hepimize bereket, sağlık ve mutluluk getirir. Hıdırellez’in anlamını sadece bir gün değil, yıl boyunca kalbimizde taşıyabilmek dileğiyle…