
Her kuluna her ânda
Geh kahr u geh ihsânda
Her ânda o bir şânda
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Her şey mâşuktur, âşık bir perdedir. Yaşayan mâşuktur, âşık bir ölüdür. Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir, vah ona! Sevgilimin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl önü, sonu idrak edebilirim? Aşk, bu sözün dışarı çıkıp yazılmasını ister; ayna gammaz olmaz da ne olur? Aynan, bilir misin, neden gammaz değil? Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan! (Mesnevi)
Bir'dir herşeyin evveli ve sonrası. Gerisi bir'in yansıması aynadan. Farklı renklerin, seslerin, gözlerin görünüşü... Bir'i fısıldar ağaçlar yapraklardan. Çiçekler bir'i açar. Bir de döker yapraklarını. Kuşlar bir'i şakır. Bir vardır alemde ;alem bir'den görünür aynada. Bütün bu çokluk O bir'i görememekten.
Bir'in ismidir ademe üflenen. Cebral'in (as) kanatlarından bir dökülür kadehe. Kana kana içer aşıklar. Nebiler, Resuller akar o bir'lik çeşmesinden. Kutuplar, evtadlar, nükeba, nüceba nice aşıkların birlik gemisinde tufan eminlik bulur.
Mikail (as) yağar yamur yüklü bulutların içinden. Bir şimşek çakar bir'i haykırırcasına. Azrail (as) diriliş taşır yularında, bir'den bir'e gidişlere abı hayat olur. Bir bir yazılır amel defterine yapılanlar. Katibin suçu ne ya hu! Sen bir'i gördünde yazılmadı mı hanene! Ah zavallı gönlüm! O bir'in neşesiyle dolsaydın kalemin yazmaya takati kalır mıydı...
O ki daim bir Şan ve Şen'de. Tecelliden bir damla gönül denizinde fırtınalar oluşturur. "Ol" emri düştü mü göğün çatısına, Heybetinden güneş od'lara ram olur. Onun sıcaklığına bakar da içindeki yangını görmez misin gönlüm. Onun feryadı değil midir, Ay'ın geceyi aydınlatışı. Yıldızlar da bir bir asılıdır göğün tavanına. Hep bir ağızdan bir'in şarkısını söyler dururlar.
Kahır da lütuf da hepsi O'nun yüzü. Dikeni var diye gülü çirkin mi görürsün? Diken de gülle bir vücuttan gelme değil mi? Ne olmuş biraz nazlandıysa... Maşuk aşıkını nice sınavlardan geçirir de öyle yakınına kabul eder. Bu şu dünyalık aşkta bile böyle değil mi?
Ayna işte! Hep konuşur durur böyle. O daim gerçeği gösterir de biz de görecek kalp gözü yok. Kir, pas ile kaplanmış aynanın sureti. Paramparça olmuş, her birinden ayrılıklar seyredilmekte. Ayna'nın da bakanın da görecek hali kalmamış. Eğmiş boynunu beklemiş, beklemiş... Beklemek ne umutlu şey. Beklemek ne umutlu.... Şey...

