
Ya Taş Konuşursa?
Gökyüzünde sessizce süzülen ve bize yaklaşan bir misafir var: 3I/ATLAS. Bilim insanları onun sıradan bir yıldızlararası cisim olmayabileceği ihtimali üzerine Harvard’da bir makale yayınladı. Belki gerçekten sadece bir göktaşı… Belki de milyarlarca yıl önce başka bir yıldızdan kopup gelen sıradan bir taş parçası. Ama ya değilse? Ya bu taş, aslında bir mesaj, bir ziyaret ya da bir uyarı taşıyorsa?
Biz Kimiz?
Taşın ne olduğu kadar, bizim kim olduğumuz da önemli. Bizler hâlâ kendi içimizde savaşan, sömürüler kuran, kendi türümüze ve diğer canlılara zarar veren, doğayı hoyratça tüketen bir türüz. Aynı gökyüzünü paylaşırken, yaşamı ortakça sürdürmek yerine birbirimizle yarışıyoruz.
Belki de 3I/ATLAS bize sormak için geliyor:
“Siz kimsiniz?”
Ve biz bu soruya hâlâ net bir cevap veremedik.
Birleştiren Tehdit mi, Birleştiren Umut mu?
Tarih boyunca insanlık çoğu kez ancak krizlerde birleşti. Büyük felaketlerde, depremlerde, yangınlarda… O anlarda unuttuk kavgalarımızı. Belki de gökten gelecek akıllı bir ziyaretçi, tehdit olsun ya da olmasın, bize aynı dersi hatırlatacak:
Biz aynı gezegenin çocuklarıyız.
Belki bir gün 3I/ATLAS gerçekten sıradan bir taş olarak kalacak. Belki de sessizce gelip geçecek. Ama belki de o taş, insanlığa en büyük dersi verecek: Bizi birleştirmek için dışarıdan bir bakışa ihtiyacımız var. Belki gerçekten tüm savaşların, sömürünün ve doğaya verilen hoyratlığın sona ermesi için, bir ziyaretçiye ihtiyacımız vardır.
Sessiz Bir Ayna
Belki 3I/ATLAS hiçbir zaman konuşmayacak. Ama onun sessizliği bile bir ayna gibi bize kim olduğumuzu gösteriyor. O taş, milyarlarca yıl yol alarak buraya geldi. Biz ise birkaç yüzyılda gezegenimizi tüketmenin eşiğine geldik.
Belki taş konuşmaz. Ama biz onun sessizliğinde kendi sesimizi duyarız. Ve belki de en sonunda, kendi kendimize şunu söylemeyi öğreniriz:
Biz dünyalıyız ve burası bizim evimiz. Gidecek başka yerimiz yok!

