
Omuz omuza çalışmak tabiri vardır ya. Bizim meslek tam bu tabire uygun işte.. Biz sahada gerçekten meslektaşlarımızla omuz omuza çalışırız. Bazen öyle küçük bir alanda çalışmak zorunda kalırız ki, birbirimizin önüne geçmemiz, değişik şekillere girerek fotoğraf çekmeye çalışırız.
Sıcak, soğuk bütün hava koşullarında çalışırız. Yağmur, kar, fırtına, sel, dolu, deprem… Her türlü koşulda sarılırız fotoğraf makinemize. Büyük bir kaza olur mesela kilometrelerce yol kapanır. Atlar arabadan koşarız kazaya doğru.
Sahada çalışan gazeteciler abi kardeş olur artık. Ailesinden çok birbirlerini görürler. Gecemiz gündüzümüz yoktur. Bir telefon gelir gecenin bir vakti çıkarsın evden, olaya koşarsın.
Zor bir meslek mi peki gazetecilik? Hiç şüphesiz evet. Ama seviyorsan, işine işlemişse bir kere bırakamazsın. Döner dolaşır yine gelirsin, içinde bulursun kendini. Kayıtsız kalamazsın hiçbir olaya.
Eskideni teknoloji bu kadar hayatımıza girmemişken daha zordu bu meslek. Ama daha kıymetliydi sanki. 3 5 kalem vardı. Kimlerin gazeteci olduğu belliydi kaleminden. Şimdi sayıları çoğaldı, nitelikleri (bence) azaldı.
Gazeteci olmak için temel şartlar aranmalı günümüzde. İki kelimeyi bir araya getirip yazamayan insan gazeteci olmamalı örneğin. Saygınlığını koruyabilen bir meslek olmalı her daim.
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. O yüzden bahsettim bizim meslekten. Bu işi gerçekten seven, mesleğini icra ederken yüreğini ortaya koyan meslektaşlarımın günü kutlu olsun! Çünkü bu meslek sevilmeden yapılamaz!