İslam Aleminin ve Türk Milletimin geçmiş Kurban Bayramlarını canı gönülden kutluyorum. Kurban ibadeti gereği kesilen kurbanlarımız Allah (C.C.) katında kabul ve makbul olsun. Ömrümüzün yettiği sürece sağlık, mutluluk, huzur, bereket dolu nice bayramlara erişmek nasip olsun.
İlk bayram sevincini çoğumuz hatırlayamayız genelde, ben kurulduğunda Tepebaşı mevkii olarak anılan Sakarya mahallesi olarak bilinen şimdiki Karesi ilçemizin çocuğu olarak ilk bayram sevincimi yaşadığımı hatırlıyorum. 1970 yılların hemen başında Rahmetli Babamın elinde, avucunda olan bütün parasına vermesine rağmen borçlanarak aldığı arsaya yapmaya çalıştığı evin temelinin kazıldığı zamanlara denk gelir, Başçeşme mezarlığının üst tarafında ki su deposunun bulunduğu bölgede üzüm bağlarının, badem ve çitlembik ağaçlarının bolca olduğu yerdir nerde o eski bayramlar denilerek yad edilen hatırladığım ilk bayramım.
Paranın zor kazanıldığı, istediğin her şeyin alınamadığı zamanlardı, şimdiki halimizle kıyaslayınca hani söylenir ya fakirliğin gözü kör olsun diye işte tam da o zamanlar. Rahmetli babam altı kösele kundura ayakkabı yaptırmıştı ki ayağıma giydiğimde gökyüzünde ki bulutların üzerinde uçardım resmen.
Her ne kadar şehir de dünyaya açmış olsam da gözlerimi annem, babam köyde doğmuşlar, bayram günlerinde sılayı rahim yapılır köye gidilir dedeler, nineler, amcalar, halalar, dayılar, teyzeler dolaşılır, el öpülür, o zamanın imkanlarıyla çorbalar, pilavlar, turşular, salatalar, erik hoşafı ya da kompostolar kesilebilirse kurban kavurması, kara köy fırınında pişirilen yahniler yenilir, içilir sohbetler edilir, çocuklar oynar, güreşir, eğlencenin tadına velhasıl bayramlar yalın, en güzel haliyle yaşanırdı.
Harçlık veren pek olmazdı, şeker olur belki, akşam sabah tavuk kümeslerine koşardık yumurta toplamaya, toplanan yumurtalarla doğru köy bakkalına koşardık. Yumurtaya karşılık leblebi tozu, horoz ya da elma şekeri, bisküvi arasına konulan gül kokulu lokumlar alır yerdik ki o muhteşem tatları hala dilimde, damağımda.
Zamanla bizler değiştiğimiz gibi alışkanlıklarımız, yaşam tarzımız ve bayram kutlamalarımız da değişti, büyükleri ziyaretler azaldı, telefonla, mesajla, sosyal medya hesaplarıyla kutlama şekline döndü, bayramlar tatil yapma, mevsimine göre yaz ve kış turizm merkezlerine gitme alışkanlığına döndü, evrildi. Çocukluğumda duyduğum pek anlam vermediğim nerde o eski bayramlar sözünü şimdi ben ve benim yaşımda olanlar söylüyorlar, bu gidişat bizleri nereye götürür bilemiyorum.
Ben şimdi o leblebi tozunu, horozlu ya da elma şekerini, lokumlu bisküviyi ve o saf haliyle yaşanan bayram günlerini özlüyorum, arıyorum, o zamanda ki insanların sıcaklığını, sokağın, mahallenin, köyümün, şehrimin havasına geri dönmek istiyorum ama nafile.
Her neyse bu konu çok uzar gider, ne yapalım yeni düzene alışamamış olsak da bildiğimiz o bayramları yaşamaya, yaşatmaya çalışıyorum kendimce.
Spor yazarı olarak bayramdan bahsettik kalemimizin yazdığınca, Balıkesirspor cephesinde malumunuz pek ses, soluk çıkmıyor. Bayram öncesi sekiz tane genç kardeşimizle sözleşme yapıldığı / yenilendiği açıklandı sadece. Balıkesirspor sevdalıları büyük bir merakla iyi ya da kötü mana da haberler bekliyor, transfer yasağı kalkacak mı? Takımın teknik sorumlusu kim olacak? Kimler transfer edilecek? Diye soruyorlar ya da paylaştığımız haberlerin altına yorum yapıyorlar. Çarşıda, pazarda gördüklerinde direk bu soruları soranlarda var verebildiğim cevap siz ne biliyorsanız bende aynısını biliyorum oluyor.
Nedim Başkan ve yönetim kurulu üyeleri herhalde bu konuda gerekli açıklamayı en kısa zamanda yapacakladır diyerek yazımı sona erdireyim. Her ne olursa olsun ümidimizi kaybetmeyelim, her gecenin sabahında doğan güneşle bir birlikte yaşanacak birçok hayır dolu şeyler vardır diyerek biraz daha sabır ederek bekleyelim, unutmayalım ki yaşanılacak en kötünün de bir üstü iyi olan bir şeyler de vardır, selamlar, saygılar, sevgiler sunarım.
